Sultan Abdülmecid ile cariyesi Serfiraz arasında yaşananları nakleden Cevdet Paşa, "Tezâkir" isimli eserinde Serfiraz'ın başka maceralarından da bahseder, hattâ hükümdarın kiralık katil tuttuğu yolundaki iddiaları bile yazar.
Cevdet Paşa, günümüzün Türkçesi ile şöyle demektedir:
"...İstanbul'un seçkin semtlerinden olan Beşiktaş'tan Ihlamur Sarayı'na uzanan iki yanı ağaçlıklı yolda yürüyen feraceli hanımlarla onları belli etmeden izlemeye çalışan feslerini yana devirmiş, ince bıyıklı ve redingotlu beyler, canhıraş bir feryatla irkildiler. Yolun iki yanındaki ahşap evlerin, konak yavrularının cumbaları gıcırdayarak açıldı, meraklı yüzler caddede ne olup bittiğini anlamaya çalıştılar. Bir genç yerde kanlar içerisinde yatmakta, ellerindeki kanlı bıçakları bir yana atarak koşmaya başlayan hırpani kılıklı iki kişi, ara sokaklarda gözden kaybolmaktaydı. Padişahı odasının kapısından geri çevirmekle isim yapmış olan Serfiraz, Beşiktaş'ta oturan ve Küçük Fesli denen bir Ermeni gencine gönlünü kaptırmış ama sevgisine karşılık alamayınca intikama kalkışmış, önce Beyoğlu'ndaki bir kahvede öldürtmek istemiş, sonuç alamayınca da Beşiktaş Çarşısı'nda bıçaklatmıştı. Sevgili, Küçük Fesli diye anılan genç bir Ermeni müzisyen idi. Beşiktaş'ta, Çarşıiçi Caddesi'nde oturmakta ve Yıldız Köşkü'nde kalan Serfiraz'la haftada birkaç kez buluşmaktaydı. Bir gün, Beyoğlu'ndaki müzisyenler kahvesinde arkadaşlarıyla çene çalarken içeri giren bir Hırvat tarafından yaylım ateşine tutuldu ve hafif yaralandı. Ailesi, Küçük Fesli'yi adalardan birine kaçırdı. Ama, Serfiraz 'İlle de Feslimi isterim' diye tutturunca, yeniden Beşiktaş'a döndü. Ancak, aşkları bu defa kısa sürdü ve padişaha ortaklık eden Ermeni genci, bir gece Çarşıiçi'nde iki kişi tarafından bıçaklandı, ertesi gün de öldü. Ailesi, işin peşini bırakmadı. Ermeni cemaati, İstanbul'da bir soruşturma başlattı, üstelik birkaç gün içinde katillerin kimliği ortaya çıkartıldı. Asıl rezalet, o zaman yaşandı. Dedikodular, katillerin bizzat saray tarafından kiralandıklarını itiraf ettikleri yolunda idi. Ermeni gencinin ailesi, dedikodulardan yola çıkıp İstanbul'daki İngiltere, Fransa ve Rusya büyükelçiliklerine dilekçeler verdiler ve 'Oğlumuzu padişah öldürtmüştür' iddiasında bulundular. Dilekçede, 'Serfiraz'ın aşkını kıskanan padişah, kiralık katiller tutup oğlumuzun canına kıydırdı. Aslında oğlumuz cariyeye başını çevirip bakmazdı ama Serfiraz adamlarını eve gönderip Feslimizi rahatsız eder, saraya çağırırdı. Evladımız boş yere canından oldu. Saray bize tazminat versin' demekte idiler. Neyse ki, devletimiz ile Avrupa'nın üç büyük devleti arasındaki siyasî ilişkiler o günlerde iyi seyretmekteydi, elçilikler, Küçük Fesli'nin ailesinin taleplerinin üzerinde durmadılar ve mesele kapandı."
Murat Bardakçı
(Habertürk, 21.02.2010)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder