1509'da meydana gelen ve küçük kıyamet adı verilen depremde binlerce insan ölmüş, İstanbul harap olmuştu
Japonya depremde perişan oldu. İstanbul da tarih boyunca birçok deprem tarafından yıkıldı. Osmanlı döneminde en yıkıcı depremler 1509 ve 1766'da meydana gelmişti.
KÜÇÜK KIYAMET
İstanbul'un Fethi'nden sonra ilk büyük deprem İkinci Bayezid'in hükümdarlığı zamanında meydana geldi. 10 Eylül 1509 günü gece saat dörtte İstanbul büyük bir depremle sallandı. 1509 depremi İstanbul'un yanı sıra Bursa, İznik, Gebze, İzmit Körfezi, Bolu, Gelibolu, Edirne, Dimetoka gibi yerleri de etkilemişti.
Bu deprem 1000 yılından sonraki dönemde Doğu Akdeniz'de meydana gelen en büyük depremdi. Binlerce insan ölmüş, 10 binden fazla insan da yaralanmıştı. 200 bin civarında bir nüfusa sahip şehrin yaklaşık yüzde onu deprem sonucu ya ölmüş ya da yaralanmıştı.
109 cami tamamen yıkılmıştı. Ayakta kalanların çoğunun ise minaresi tahrip olmuştu. 1070 ev yıkılırken, İstanbul surlarında bulunan burçlardan 49'u ya yıkılmış ya da ağır hasar görmüştü.
İstanbul'un o dönemde en büyük iki camii olan Fatih ve Bayezid camilerinin kubbeleri ve sütunları tahrip olmuştu. Camilerin yanlarındaki medrese ve hastaneler de depremden etkilenmişti. Ayasofya Camii'nin ise fetihten sonra yapılan minaresi yıkılmıştı. Rumeli Hisarı, Anadolu Hisarı, Anadolu Kavağı'ndaki Yoros Kalesi ile Kızkulesi deprem sonucu hasara uğramışlardı.
Topkapı Sarayı da depremden nasibini alan yerlerdendi. Sarayda İkinci Bayezid'in yatak odası bile çökmüş ancak padişah birkaç saat önce odadan ayrıldığı için canını kurtarmıştı. İkinci Bâyezid, on gün saray bahçesinde kurulan çadırda kaldıktan sonra Edirne'ye gitti.
Deprem halkın hayatını altüst etmişti. İnsanlar kıyametin geldiğini düşünüyorlardı. Nitekim bu deprem İstanbul için o kadar yıkıcı olmuştu ki, tarihçilerce "Kıyamet-i Sugra" yani "Küçük kıyamet" olarak adlandırılmıştı.
Depremin halk üzerindeki en önemli tesiri barınma konusundaydı. 1070 ev yıkılmıştı ama şehirdeki binlerce evde de fazla hasar yoktu. Ancak sarsıntıların bir buçuk ay sürmesi insanların evlerine uzun müddet girmesini engelledi. Mevsim yaz olduğu için dışarıda barınma büyük bir sorun olmadı.
Şehirdeki gıda depolarının, dükkânların, fırınların ve değirmenlerin yıkılması veya harap olması da yiyecek sıkıntısı doğurmuştu. Şehrin su yollarının, yani içme suyu şebekesinin deprem sonucu yıkılması da insanların içecek su bulmalarını zorlaştırmıştı.
İKİ AYDA ŞEHİR AYAĞA KALKTI
Depremden sonra Divân-ı Hümâyun toplandı. Felaketin izlerinin silinmesi için kararlar alındı. İstanbul yeniden imar edilecek ve her evden 22 akça ek vergi alınacaktı.
İstanbul'daki durumun tespiti için hasar gören yerlerin keşfi yaptırıldı. Daha sonra şehrin imarı için bütün imparatorluk çapında harekete geçildi. Anadolu ve Rumeli'den on binlerce işçi, usta duvarcı ve marangoz İstanbul'a getirildi. Ayrıca malzeme temini için askerlerden faydalanıldı.
İstanbul'daki imar faaliyetleri 29 Mart 1510'da başladı ve çok kısa bir süre zarfında 1 Haziran 1510'da bitirildi. İyi hazırlık yapıldığı için 2 ay gibi kısa bir zamanda şehrin surları, köprüler, Rumeli ve Anadolu hisarlarının tahrip olan yerleri, Kızkulesi, evler, camiler, medreseler, hanlar, çeşmeler ya baştan inşa edilmiş ya da tamir edilmişti.
İSTANBUL'DA TSUNAMİ OLDU MU?
1509 depreminin en ilginç yanı dalgaların şehre girmesiydi. Deprem yüzünden denizde büyük dalgalar meydana gelmiş ve Galata ile İstanbul surlarını aşan dalgalar şehrin içine kadar girmişti. Ancak bu dalgaların şehir surlarını ve evleri yıktığına dair bir bilgimiz yok. Tarihî kaynaklardaki bilgilerin azlığı sebebiyle bu depremde tsunaminin ne kadar etkisi olduğunu bilemiyoruz.
DÜNYA SAVAŞ TARİHİ
Türkiye yayıncılık konusunda gelişiyor. O kadar çok kitap yayınlanıyor ki, çıkan yayınları takip etmek çok zor hale geldi. En önemlisi birçok önemli kitap da Türkçe'ye çevrilmeye başlandı. Batı'da savaş tarihi ile ilgili görsel birçok kitap yayınlanmıştır. Ancak bunlar maalesef Türkçe'ye çevrilmedi. Timaş yayınları dünya savaş tarihi açısından çok önemli bir seri olan "Fighting Techniques" isimli seriyi Türkçe yayınlamaya başladı.
İlk kitap "Dünya Savaş Tarihi, Ortaçağ, 500-1500" adıyla çıktı. Kitapta Ortaçağ döneminde kullanılan savaş teçhizatını, savaş yöntemlerini ve taktikleri resim ve haritalar eşliğinde Bennett, Bradbury, Devries, Dickie, Jestice gibi uzman savaş tarihçilerinin kaleminden okuyoruz. Önemli meydan savaşları, kuşatmalar, deniz savaşları, Selahaddin Eyyubi, Fatih Sultan Mehmet gibi büyük komutanlar eserde ele alınıyor.
Bu eseri güzel bir Türkçe'yle bize kazandıran Özgür Kolçak'ı ve bu eserin yayınlanmasını sağlayan editör Adem Koçal'ı tebrik ediyor, savaş tarihi meraklılarına bu kitabı tavsiye ediyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder