4 Haziran 2011 Cumartesi

ERMENİ PROPOGANDASINDA KİLİKYA KİLİSESİ

-Uluslar arası Ermeni terör ve propogandasını Kilikyalı/ Adanalı Ermeniler yönlendiriyor.
-Soykırım anıtları dikilmesi, siyasi kararlar alınması, toprak ve tazminat isteklerinde Kilikya Kilisesi ön planda çalışıyor.
   Günümüzde dünya insanlarını kendi görüşleri doğrultusunda yönlendirmek isteyenlerin en büyük silahı basın yayın organları ve son zamanlarda giderek gelişen sanal dünyanın yıldızı İnternet’tir.  Türkiye tarihini yakından ilgilendiren en önemli organizasyon ise  “Kilikya” ve “Ermeni Soykırımı” sözcüklerinin İngilizce karşıtı olan “Cilicia” veya “Armenian genocide” yazarsanız karşınıza yaklaşık 300 bini aşkın site web sayfası çıkar. Türkiye’yi “Soykırım suçlusu” olarak gösterip suçlamayı ve cezalandırılmasını isteyen çok sayıda bilgi ve belgenin tanıtımı yapılır. “Kilikya” ve “Ermeni soykırımı” internet sayfaları aynı zamanda kendisine bağlı binlerce web sayfasının da çekim yönlendirme merkezidir.  “Kilikya” merkezli internet organizayonunun merkezi Beyrut’ta olup, bir zamanlar Güney Anadolu’da (Adana, Maraş, Antep) yöresinde yaşayan ama 1921 yılı sonrası yaşadıkları toprakları terk ederek Lübnan’ın merkezi Beyrut’a yerleşen Ermenilerin kimlik ismidir.  Beyrut’un Antelias semtinde bulunan tarihi Sis/Kozan Ermeni kilisesinin uzantısı olan Kilikya Kilisesi’nin kontrolü altındadır “Kilikya” merkezli internet sitesi.  1960’lı yıllardan itibaren başlayan ve giderek yoğunluk kazanan Türkiye “Ermeni soykırımından” dolayı suçlama çalışmalarında önemli gelişme sağlamıştır  Ermeni diasporası.  Binlerce kitap yayını, ASALA terörüne destek verme, PKK ile yakın işbirliği içine girme, Batılı ülke parlamentolarında “soykırım” kararlarının alınması, 25 ülkede 135 soykırım anıtının dikilmesi gibi çalışmalar sürdürülmüştür.  Erivan,Beyrut,Paris, Washington merkezli çalışan Ermeni lobisinin hedefi dünya kamuoyunda “Soykırım suçlusu” olarak gösterip kendi tarihi amaçları için kapıyı aralamaktır.  Ermeni propoganda çalışmalarının önemli bir merkezi de Ermenistan’ın başkenti Erivanda bulunan  “Soykırım anıtının” bulunduğu yerdir. Ağrıdağıına bakan bir tepe üzerinde yükselen bir “ok”şekilli kuleve hemen yanı başında dairesel şekil alan 12 parçalı sütünların bir araya geldiği bina “soykırım anıtı ve bilgi/propoganda merkezidir. Sütunların orta  yerindeki göbek alanın orte yerinden alevler yükselmektedir.  Burası Erivan’da düzenlenen “Soykırımı anma” törenlerinin de merkezidir.   Anıtın orta yerinde “alevler” neden hiç susmadan devam eder! Yaşanmış bir tarihi olayın “sıcak tutularak” canlandırılması olduğu kadar kin ve intikam alevlerinin de hiç sönmeyeceği düşüncesini sürdürmektir.  Anıtın yapımına 1965 yılında başlanmış 90’lı yılların orta yerinde her 24 Nisan günü 1 milyon insanın yürüyüş yaparak ziyaret ettiği yer haline gelmiştir.  Anıtı meydana getiren sütunlar “Tarihi Ermenistan”a (!) bağlı bölgeleri temsil eder. Adana, Erzurum, Van gibi… Sütun parçalarının dışa bakan yüzlerinde mermer plakalar yer alır. Burada “Ermeni soykırımına” tanık olan ünlü insanların isimleri vardır: Henry Morgenthau, Lord Bryce, Johannes Lepsius gibi…Morgenthau, olayların yaşandığı 1915 yılında ABD’nin İstanbul’da görevli elçisidir. Lord Bryce ise İngiliz propoganda servisi Wellington House’de görev alan saygın bir lord ve tarihcidir(!).  Lord Bryce’ın yanında ünlü tarihci Arnold TOYNBEE’de yer alır.  Lepsius, Alman asıllı Protestan kilisesinde görev alan din adamıdır. Kendisine bağlı çok sayıda kilisede görevli misyonerlerden gelen bilgileri değerlendiren “Ermenilere yapılan zulmü”(!) hatıralarında dile getiren din adamıdır.  Adı geçen şahısların kaleminden çıkan belge ve kitaplar Ermeni lobisinin dünyaya tanıttığı ana kaynaklardır.  Örneğin Morgenthau, olayların yaşandığı bölgeye hiç gitmeden kendisine ulaşan –çoğunluğu Anadolu’da görevli Amerikan misyoner okullarındaki din adamlarının duygusal ama tek yanlı raporlarını-kaynak olarak kullanır. ABD elçiliğinin bürosunda Ermeni asıllı katiplerin verdiği bilgileri “Tarihin gerçekleri” olarak değerlendirip ülkesine gönderir. Lord BRYCE ise 
yine kendisine 19l5 yılında bilgi ulaştıran  istihbarat elemanlarının raporlarını tek yanlı değerlendirerek  Osmanlı/ Türk yönetimini suçlayan yayınları dünya kamuoyuna sunar. Ermenilerin “soykırım/ genocide” yazan internet sitelerinde dolaşmaya başlarsanız,karşınıza Talat Paşa, Cemal Paşa, Atatürk gibi tarihe mal olmuş ünlü şahsiyetlerin  belgelere yansıyan söylemlerde bulunarak “Ermeni soykırımı” (!) paylaştıkları bilgileriyle karşılaşırsınız. Örnek olarak 1915 yılında Osmanlı İçişleri Bakanı olan Talat Paşa’nın Halep Valisi Mustafa Abdülhalik’e gönderdiği telgraflar ile  “Ermeni göçmenleri yok edin/ öldürün” emirleri verdiği bilgileri gündeme getirilir.  Talat Paşa imzalı telgraflar, Halep’te şifre memurluğu yapan Naim BEY adındaki bir Osmanlı memurunun arşivinden alınmış, Aram Andonian tarafından da yayınlanmıştır.  1980’li yıllarda Osmanlı Arşivindeki dosyaları inceleyen Şinasi OREL adındaki Türk tarihcisi  Andonian tarafından yayınlanan Talat Paşa telgraflarının şifre numaralarının ve içeriklerinin usta bir kalem tarafından kopya olarak hazırlandığını özetle belgelerin “sahte” olduğunu ortaya çıkarır.  1915 yılında Adana Valisi olarak bilinen IV. Ordu Kumandanı Cemal Paşa’nın savaş sonunda yazdığı “Hatıralar” kitabında 600 bin Ermeni’nin öldürülmüş olduğu görüşleri yer alır. Atatürk’ü de “Ermeni soykırımını kabullenen” (!) kişi olarak  tanıtmak isteyenler 1926 yılında bir ABD’li gazetecinin röportajında yer alan Jön Türkler’in ülkede yaşayan Hristiyanlara büyük acılar verdiğini  dile getiren sözlerini kendi görüşleri için kaynak olarak kullanırlar.
Ermeni lobisi, kendi amacına varabilmek için  basın yayın organlarını kullanarak dünyanın belki de en güçlü propoganda/ yönlendirme çalışmalarını sürdürmektedir. 2003 yılında ABD’nin merkezi Washington yakınlarında  tarihi bir banka binasını satın alarak 100 milyon dolarlık harcama ile basın/ yayın merkezi kurarlar. Tarihi olayların sadece bir yüzünü insanlara sunar ve yönlendirmeye kalkarsanız “gerçeklerin” gölgelenmesini sağlarsınız. İnsanları yanlış yönlendirmek, kin ve intikam duygularını alevlendirmenin kime faydası olabilir. Bütün bunlar bir öz eleştiri olsa da olayları araştırma zahmetinde bulunmayanlar kolaylıkla tesir altında kalabilmektedirler.

Hiç yorum yok: