Haçin ile ilgili tarih araştırmalarım 1089 yılında Valilik adına Saimbeyliye gelip, tarihin tanıkları ve Mehmet Baykal ile görüşme ile başladı.
- Sayın Mustafa Onar’ın bir kopyasını verdiği Çallıyan belgelerini çözümleyerek kitapçık ve makaleler yayınladım.
-Osmanlı ve Hristiyan misyoner arşivlerinin son zamanlarda açılması ile birlikte Haçin’de yaşanan olayların perde aydınlandı.
-Yakılarak yok edilen ve hiçbir şey hatırlanması istenmeyen Haçin olayları ile ilgili bilgileri derleyerek yazdım, Haçin kitabını.
-Haçin olayları TÜRKLER VE ERMENİLERİN ORTAK TARİHİDİR.
-Haçin kitabını ve de Çallıyan belgelerini Ermenistan ve Diaspora kuruluşlarına vermek isterim.
Yıllar önceydi. 1989 yılı içinde ve bir kış günü…Adana Fen Lisesi bahçesindeki lojmanımın kapısını çalan emekli öğretmen sayın Mustafa Onar, yanında bulunan Ermeni asıllı Haçin şehrinin son kaymakamı Karabet Çallıyan’ın el yazısı notlarının bulunduğu Osmanlıca belgelerin dosyasını bana verdi. Ve bir kopyasını aldım. Sonraki günlerde elimde bulunan kopyadan Osmanlıca yazıları çözme çalışmalarım oldu.
Bu arada Adana Valiliğinin destekleri ile 1990 yılında Çukurova’da milli mücadele tanıklarının rehberliğinde Tarihi Belgelendirme çalışmalarını yürüttüm. Bir kış günü, ocak 1990 içinde Saimbeyli ilçesine geldim. Yanımda emniyetin kameramanı ve Anadolu Ajansı muhabiri de vardı. Kurtuluş savaşı gazisi Mehmet Baykal amca ile buluştuk. Manastır, Kalekilise, Kirkot vadisinde yaşanan savaş günlerini anlattı. Aynı gün geceleyin Saimbeyli Halk Eğitim Merkezi müdürü ile birlikte halk ozanlarının dilinden Haçin olaylarını yaşayan melek hatun ağıdını da dinledik. Bu araştırmalarımız, “KALEKİLİSE” adıyla yayınlandı. Kitabın özelliği daha ziyade görgü tanığı Mehmet Baykal’ın anlatımlarına dayanıyordu.
Sonraki yıllarda tarihi Haçin şehrinde yaşananlar ile ilgim hiç eksilmedi. Bu arada Mehmet Baykal amca rahmetli oldu. Sonra onun kıza Nazmiye teyze ile görüştü. Ve bu arada Saimbeyli’den eğitimci şair ve yazar Ahmet Kaytancı’yı tanımam ve yakın bilgi paylaşımı içinde olmam sayesinde yeni bilgiler elde etti. Örneğin Melek hanım ağıtındaki “Kele dudu, Kele Dudu, Kanlı gömlek yu diyorlar, Kaynatmışlar bebekleri, Ölü eti ye diyorlar” ağıtındaki Dudu’nun sayın Kaytancı’nın köydeki büyük annesi olduğu bilgisine ulaştım.
Bu arada kendisi de Saimbeylili olan sayın Mustafa Onar’ın da Haçin üzerine kitapları yayınlandı. Sayın Onar, çoğu kez beni eleştirse de onun bu tepkisinin sebebi olaylara farklı açılardan bakmaktan kaynaklanıyordu.
…
OSMANLI ARŞİVİNDEKİ HAÇİN DOSYALARI DA AÇILDI
Uzun süre ara vermiştim, Osmanlı Arşivinde belge bulma çalışmalarına…2008 ve onu izleyen yıllarda yaz aylarında İstanbul’a gittim. Haçin ile ilgili yaklaşık 500 civarında dosyaya ulaştım. Bilhassa 1850’li yıllardan itibaren 1920’ye gelinceye kadar Haçin’deki Amerikan misyoner kolejinin ABD ve İngiltere tarafından istihbarat merkezi olarak kullanıldığını öğrendim.
Haçin veya Saimbeylinin tarihi ve kültürü ile ilgili Edrmeniler www.hadjine.com ile eğitimci Ahmet kaytancı http://www.saimbeylim.com/ sitesini yayına soktular. Her iki site de birbirine aykırı gibi olsalar da farklı açılardan ortak tarihi aydınlatan bilgileri sunuyorlardı.
ŞAHSIMI HEDEF ALAN ÇİRKİN SALDIRI
Adana’da geçtiğimiz 2008 yılı şubat ayında şahsımı hedef alan çirkin bir saldırı yapıldı. Saldırı düzenleyen kişi ve ona destek verenler “Benim Ermenilere belge sattığımı” ilan ettiler. Bu saldırının neden yapıldığını çözümlemeye çalıştım. Bir Türk tarihçisinin Haçin olaylarını kurcalaması ve elde ettiği bilgileri basın, yayın ve internet ortamında dünyaya sunmasından kimler neden rahatsız oluyordu! Saldırıyı yapanların biraz kıskançlık biraz da bilginin kaynağına ulaşamayan sadece laf üreten vaktini boş geçiren kişiler olduğu görüşüne vardım.
VE “BİR YANGININ KÜLLERİNDEN-HAÇİN KİTABINA”…
Haçin Tarihini araştırırken savaşın sonucu olarak yakılarak yok edilen bir şehrin unutulan-hatırlanmak bile istenmeyen tarihi gerçekleri vardı. Osmanlı’nın son döneminde, 19. yüzyılda Ermeni isyan hareketlerinin merkezi Haçin olmuştu. 1960’lı yıllarda Beyrut kaynaklı Ermeni terör örgütü ASALA’de kendi eylemleri için Haçin’li Hınçak militanlarının tarihi davasını örnek almıştı. Ve yıllar sonra PKK terör örgütü de Hınçak-ASALA çizgisini izleyen bir şiddet politikası izleyerek Türkiye’de vahşice kan döktü. Bütün bu Osmanlı’dan Türkiye’ye Cumhuriyeti” tarihine ve günümüze kadar şiddet olaylarının tarihi arka planının daha iyi anlaşılması için “HAÇİN-BİR YANGININ KÜLLERİ” kitabını yazdım ve yayınlamayı başardım. Kitabı yayınlarken dost insan Ramazan Saygılı’nın “Ermeni Diasporasına karşı söyleyeceklerim var, ben tarafsız değil tarafım” açıklaması hep kulaklarımı çınlattı. Çünkü Ramazan Bey’in babası Ahmet Saygılı amcamız ile ömrünün son zamanlarında yakın görüşmelerim olmuştu. Ve Ahmet amcayı konuşurken gözyaşları yanaklarından aşağı süzülerek akmıştı. Benim için hem tarihi bir sorumluluğun gereği ve hem de Çukurovalı bir tarihçi olarak Haçin kitabını yazmak ve yayınlamak görevim idi. Bu satırların yazıldığı şu anda bu mutluluğu hissettiğim için çok mutluyum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder