- Bir Kozanlı savaş esirinin İngiliz kadını Betty ile aşk hikayesi…
- Fekeli Süleyman 1. Dünya savaşında Arabistan cephesine gitti.
- Filistin cephesinde Osmanlı askerleri arasında kanal harekatına katıldı.
- Düşmana saldırı esnasında esir düştü. Ve kumandanın karşısına çıkarıldı.
Seferberliğin ilanı ile birlikte evinden ve köyünden ayrılarak askerlik şubesine vardı. Askere gidiş belgesi olan ‘sülus’ evrakı düzenlendi. Eline yol harcırahları da dahil torbasını verdiler. Ayağında şalvarı, başında püsküllü fesi,çizgili mintan gömleği ve deriden çarığa benzer ayakkabısı ile yola çıktı. Omuzundaki yükün ağırlığına bakmadan geri dönüp tekrar tekrar baktı Feke’ye.
Kendisi gibi asker arkadaşları ile birlikte yola koyuldu. Dağlar, vadileri aşarak bayır aşağı yürüyerek Sis (Kozan )şehrine vardılar. Oradan da saatler süren yolculuktan sonra ver elini Adana. Seyhan ırmağı kıyısında Adana, Taş köprüsü ile birlikte bir hoş görünüyordu. O günlerde parkların kıyısında ötüşen kumru seslerini dinleyerek yeniden yola koyuldular. Sırtlarındaki yükün altında bazen terleyerek bazen de yorularak yol alıyorlardı, katar katar, kafile kafile… Anadolu’dan Çukurova’dan asker akıyor gidiyordu… Suriye’ye Arabistan çöllerine doğru. İskenderun, Belen geçitleri, Antakya ve daha sonra günler süren yolculuktan sonra ver elini Halep şehri. İhtişamlı bir kale eteğinde, çarşısı, sarayları, Arapça konuşan insanları ile bir başka alemdi. Kondular, göçtüler, bir kuş misali. Şam’a ulaştılar. Ondan da ötesi Kudüs, Yafa, el- Ariş ve Sina çölleri. Yıl l9l4 idi. Adana’nın Kozan Sancağı, Feke kazasından Süleyman vatani görevini yapmak üzere, düşmanın elinde bulunan Süveyş kanalı kıyısında idi. Başlarında bulunan Cemal Paşa, aynı zamanda yıllarca Adana Valiliği de yapmıştı. Çöl sıcağı altında düşmana saldırı düzenleme, geri püskürtme, yakın dövüş, ölme veya öldürme olduğunu biliyordu görevinin.
Matarasında bulunan su ve torbasındaki peksimet ile avuç içi kadar peynir ve bir miktar zeytin ile siperde düşmanla ölesiye savaşmak… Cemal Paşa’dan gelen emir üzerine kanal üzerinde seyyar köprülerin kurulması ve aniden karşı tarafa saldırı yapılarak düşmanın savunma hatlarının yarılması düşünülmüştü. Ama akla gelmeyen bir şey daha vardı. Düşman havada dolaştırdığı uçaklar ile Türk ordusunun bulunduğu siperlerini, hareketliliği anında öğrenmişti. Casusları vasıtasıyla da olabilecek askeri saldırılardan da haberdar olmuştu. Daha da kötüsü, para düşkünü bedevi Arap kabileleri de düşmanla işbirliği halinde idi.
Düşmanla savaşmadan önce kumandanları karşısına geçmiş, görevlerini hatırlatıyordu: ‘Arkadaşlar elinizde tuttuğunuz silahınız sizin namusunuzdur. Bayrağınız ve vatanınız için son kurşununuz kalıncaya kadar savaşacaksınız’.
Gecenin sessizliği ile birlikte başlayan hareketlilik kısa sürede kanala doğru döşenen dubalar üzerindeki köprüden karşı tarafa doğru saldırıya dönüştü. Topçuların desteğinde Türk askerleri kanalı aşarak karşıda bulunan İngilizlerle çarpışıyordu. Ama beklenmeyen olaylar gelişti. Düşman, Türk askerlerinin yerinden kımıldamasını bile haber almıştı. Seyyar dekovil hatları döşeyerek kanalın karşı kıyısına asker yığmış, toplarını yerleştirmişti. Kısa zamanda başlayan çatışmalar esnasında seyyar köprüler birbiri peşi sıra çökmeye başladı. Feke’li Süleyman da saldıran askerler arasında idi. Yanında Tarsuslu arkadaşı Abdullah ile birlikte ölesiye savaşıyordu. Karşısına çıkan düşman askerlerine bıçağıyla, süngüsüyle karşı koyuyordu. Kanalın içinde başlayan boğuşmalar esnasında on kadar düşman askerini öldürmüştü. Yanına kadar yaklaşan düşman askerleri Süleyman’ın üzerine balıkçı ağı attılar. Ve Süleyman kıskıvrak yakalandı. Kaçması da mümkün değildi. Ağa takılmış bir balık gibi kıyıya çekildi.
Osmanlı askerleri Filistin cephesinde Askerlerin hücum anı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder