-‘Derin devletin adamları’ Ermeni Yaver’i öldürmek için planlar yapıyor!
-Yaver’i öldürenler, İttihat ve Terakki’nin üyeleri mi idi.
-Yaver’in ölümünden sorumlu olanlar daha sonra Kozan’ı terk ederek Kayseriye doğru gittiler.
Tarihi Sis şehri heybetli bir dağın eteğinde kurulmuştu. Sanki başı dumanlı yüksek bir dağın başında etrafı gözetleyen bir kartal vardı. Gözleriyle eteklerde olan biteni gören, pençeleriyle düşmanlarını kahreden.bir korku, bir ürperti kaplardı insanların içini Sis şehrinde. Yükseğinde bir kartal gibi oturan kale’nin eteklerinde yetişen dikenli incirler çam ağaçları ve çalılar arasında çepeçevre uzanan manastırın sur duvarları ve etrafında yerleşmiş irili ufaklı taşevler. Bir tarihin yaşandığının da delilleri bunlar. Etrafını çepeçevre kuşatan duvarlar gerisinde yükselen konaklar ve onların içinde 189O’lı yıllarda yaptırılan Yaver’in konağı görülmeye değer . Üst katında bulunan cumba adı verilen balkon çıkıntısı, pencereleri ile hem Sis’in en görkemli binası ve hemde şehri gözaltında tutan gizemleri içinde bir binaydı. Yaver’in konağının muhteşem görünüşü bütün Çukurova’da dilden dile dolaşırdı. Çatısını çevreleyen saçaklar duvarlardaki kalem işi renkli süslemeler, odalardaki sofalar birbiriyle bütünleşirdi.
Yaver’in konağını kim,niçin yaptı, bilinmeyenler arasında olmakla beraber orta yerde her zaman muhteşem ve zarif bir yapının olması herkesin dikkatini çekti. Konağın sahibi Yaver Mıcırıkyan adındaki bir Ermeni idi. Ticaretle uğraşır, devlet adına vergi toplar, ovada geniş arazileri vardı. Zengin binr insandı. Sis yöresinin en zengin ailelerinden Ermeni Nalbantyanlar’ın da yakın akrabası idi. Matyos Nalbantyan, l9l2 yılında milletvekili olduğunda onun vekili olarak ticari işleri de takip ediyordu.
Geçen zamanm içinde Sis’te de kara bulutlar dolaştı. 1915 yılında Anadolu genelinde Ermeniler için ‘tehcir/sürgün’ kararı alınmıştı. Ancak Sis’te devlete sadık olarak bilinen Nalbantyan ailesi tehcir’den muaf tutulmuştu. Matyos, İstanbul’da mebusluk görevi yapıyor, Sis’te ise her türlü ekonromik işlerini Yaver Mıcırıkyan yürütüyordu.
Arının Anası Öldürülürse
19l7 yılına gelindiğinde Osmanlı ülkesinde yaşayan insanlar arasında karamsarlık, korku hatta panik vardı. Aynı duygular Adana’da Çukurova’da da yaşanıyordu. Adana şehri güpegündüz İngiliz uçaklarının hava saldırısına uğramış. Tren istasyonu, demirköprü ve Lise binası bombalanmış, insanlar ölmüştü. Adana’nın bombalanması olayı araştırıldığında şehrin kuzeyindeki Bağlarbaşı semtinde bulunan Ermeni Eytamhane mektebinden telsiz sinyallerinin düşman uçaklarına iletildiği anlaşılmış, okula baskın yapılmış. Atı katında telsiz istasyonu bulunmuştu. Kulun Müdürü Datevyan Efendi, yakalanarak Valilikte sorguya çekilmiş, sonra da idam edilmişti.
Benzer korku ve kuşkular Sis şehrinde de vardı. Osmanlı askerlerinin filistin’de uğradığı yenilgi, arkasından da Kudüs’ün düşmesi, ordunun Suriye’ye doğru çekilmesi, kısa zaman sonra teslimiyet ve ezeli düşmanın yeniden Anadolu’ya geleceği düşünülüyordu. Sis şehrinde Hükümet ile işbirliği halinde ‘aşar vergisini’ toplayan Yaver Mıcırıkyan’a karşı tepkiler vardı.
Yaver’e karşı gelişen olaylarda yer alan Halil Topaloğlu’nun anılarını açıklayan oğlu Metin Topaloğlu’nun verdiği bilgiler tarihin gizemli bir olayı üzerindeki sis perdesini aralayacak kadar önemli. Kozan’da Reji İdaresi Müdürü Kadir Efendi’nin evinde gizli bir toplantı düzenlenir. Toplantıya Ağır Ceza Reisi Faik Bey, Hapishane Müdürü, Jandarma Komutanı ile ovadan Sehlikoğlu, şehir merkezinden Hulusi Kurtoğlu, Belediye Katibi Arıkfakızade Ali Efendi, Mahfezade İbrahim, Kırıntılı aşiretinden Topallar ailesinden Halil Efendi de katılacaktır. Aslında toplantı, gizli bir komitanın alacağı çok önemli kararların yerine getirilmesidir. Halil Topaloğlu, toplantı yerine geldiğinde gizli bir tertip ve görevlendirme ile karşılaşır. Halil Efendi, evin merdivenlerinden yukarı çıktığında kapıda onu Hamamköylü Çerkez Şahin kapıda karşılar. İçeri salona alınır. Orta yerde kimsenin görülmediği bir perde vardır. İnsanlar görülmemektedir. Salonda bulunan bir masa üzerinde Kuran, Bayrak ve silah vardır. Halil Efendi’nin gözleri bağlanır. Yanına yaklaşan bir şahıs elindeki silahı onun göğsüne dayar. Ve kulağına şu sözleri fısıldar:”Elini uzat ve şu üç mukaddes şey üzerine yemin et. Vatanın ve milletin hayrına burada alınacak kararları uygulayacağına yemin et!” der. Halil Efendi, tereddüt etmeden ‘Evet’ cevabını verir. Perde aralanır. Karşısında gizli komitanın üyeleri vardır.
Ayrıntılar için bak. http://www.cezmiyurtsever.com/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder