5 Aralık 2011 Pazartesi

Avrupa’nın kapısını çalıyoruz

AB dışında yeni oluşumlar beklenebilir, hazırlıklı olalım

80’lerin başında İtalyan sosyalist senatörlerden eski bakan Tuglia RomagnoliFransa, Almanya ile birlikte AB macerası yaşayacağına İtalya’yı yanına alır, Türkiye ve İspanya’nın katıldığı blok etrafında Kuzey Akdeniz ekonomik birliği yaratabilir, daha mükemmel olur” demişti. İtalyan politikacıları Avrupa’nın en çok etrafı gözleyen, gidişatı hisseden sınıfıdır. 30 sene evvel benim candan dinlediğim bu konuşma o zaman için belki henüz bir hayaldi, bugün gerçektir. Çünkü her şeye rağmen senatör Romagnoli’nin sözünü ettiği ülkeler teknik gelişmeler gösterdiler. İspanya’nın Bask ve Katalunya çevresi sanayiyi yenileyebildi. Türkiye önemli atılımlar yaptı. İtalyan sanayii zorluklarına rağmen birçok alanda öncülüğünü koruyabiliyor.

Türkiye ile birlik İtalyan çevrelerde daha çok telaffuz ediliyor. Bu birliktelik için Türkiye’yi bilgisizlik ve önyargılar denizinin dışında mütalaa eden ve bazı konulara cesurca değinen Ankara’daki İtalya eski büyükelçisi Carlo Marsili’dir. Daha evvel “Türkiye Avrupa’da mı? Evet” başlıklı risalesinden tanınan Marsili şimdi İtalya’da çok daha geniş bir taraftar kitlesine sahip. Çünkü İtalyanlar birçok yönleriyle partizan Avrupalılardan sayılmazlar. Çağdaş Avrupa medeniyetini kuran bu memleket tarihteki genel özelliği gerçekçiliği her zaman koruyor. Nitekim Carlo Marsili artık kitap yazmaya teşvik ediliyor ve bu kitap yani “Türkiye Kapıyı çalıyor, La Turchia bussa alla porta” politik ve akademik çevrelerde ilgiyle karşılanıyor.

“İstanbul, İslam burjuvazisi için merkezi bir role sahip”

Geçenlerde Roma’da senatoda önde gelen politikacıların tertiplediği ve Roma büyükelçimiz Hakkı Akil ve Vatikan büyükelçimiz Kenan Gürsoy’un da katıldığı bir toplantıyla kitabı basına ve kamuoyuna tanıtıldı. Senator başkan yardımcısı Emma Benino’nun yaptığı konuşma çok ilginçti: “Sağda ve soldaki yüzeysel popülist değerlendirmelerin dışında Türkiye’nin yaptığı atılımlar ve sağlam yapısının iktisadi bünyesini dikkate almamız lazım. Bu kitap bu açıdan önemli bir başlangıçtır.” Türk-İtalyan senatorler grubu başta Paulo Amato ve İtalyan dış politikasının kıdemli isimleri de benzer şeyleri söylediler. Sokaktaki kamuoyu araştırmaları henüz Türkiye hakkında yeterli bilgi içermiyor, belki de hiçbir zaman içermeyecek ama politikacı ve akademik çevreler değişmeye başladı.

Carlo Marsili, Türkiye için “Müslüman çoğunluğun laikleşmiş bir demokrasisidir. Hiç kuşkusuz ki Kemalist devrimin getirdikleri tepkisiz kalmadı. Ama Türkiye yolunda gidiyor. Londra, Paris ve New York 19’uncu asırda nasıl merkezi bir rol oynamışsa bugün İstanbul İslam dünyasının burjuvaları için aynı rolü oynuyor. Diğer taraftan Türkiye AB ile olan ilişkilerini halen ciddiyetle sabırla götürüyor” diyor.

Hiç kuşkusuz ki bugünün Türkiyesi’nde kamuoyunun Avrupa’ya desteği yüzde 30’lara düştü. Avrupa’da da alışılmış AB sadece devlet adamlarının ve mali çevrelerin beyninde değil, halkın önünde de teşvik tahtasına yatırılıyor. Görülen o ki, yeni oluşumlar beklenmeli, hazırlıklı olunmalı ve büyükelçi Marsili’nin bu kitabında yaptığı gibi ciddi tartışmalar gündeme gelmelidir.

İlber Ortaylı
(Milliyet, 08.05.2011)

Hiç yorum yok: