5 Aralık 2011 Pazartesi

İstanbul’a yeni arkeoloji müzesi

Yedi yıldır Yenikapı Langa civarında Marmaray metro projesinin kazıları devam ediyor.

Marmaray projesinin dünya metropolü İstanbul’un tarihi için nasıl yeni bilgiler getireceğini düşünüyorum. Yedi yıl önce burada bulunan 7’nci yüzyıla ait Bizans gemileri, Theodosius devrine ait liman (5’inci asır), 4’üncü asra ait imparator Konstantin surları ve dahası bu dönemlere ait 80 küsur insan iskeleti tıp tarihi ve sosyal tarih açısından çarpıcı bilgiler getiren buluntulardır. Son zamanda M.Ö. 6 bin ila 5 bine ait Neolitik (yani cilalı taş) devrine ait ayak izlerini müze arkeologları buldular. Kazı başkanı İstanbul Arkeoloji Müzeleri müdürü Zeynep Kızıltan’ın bu konudaki açıklamaları çarpıcı. Bu buluntular medeniyet tarihi ve insanın antropolojisi açısından da önemli bilgiler verebilir.

Bu önemli buluntular bizi nereye getiriyor? Şurası açık, Marmaray suriçi İstanbul’un altından geçtiğine göre nice sürpriz buluntulara rastlayacağız. Kazılar sırasında ani çöküntülerle birtakım sürpriz objeler ortaya çıkabilir.

İstanbul Arkeoloji Müzelerine yılda 8 bin parça eser geliyor. Marmaray kazıları yüzünden bu sayı artıyor. II. Abdülhamid devrinden kalma muhteşem İstanbul Arkeoloji Müzesi (Asar-ı Atika Müze-i Hümayunu) gelen eşyanın muhafazası, sınıflandırılması ve teşhiri için müsait mekân olmaktan çıktı. Kimse bu binaya ilave mekân inşasını düşünmesin. Bizzat Topkapı Sarayı’nın ve Aya İrini’nin bulunduğu mekân bu tip yapılandırmalara müsait değil. Hatta Eski Şark Eserleri Müzesi’nin bile kısmen yıkılması düşünülüyor.

Adliye binası da hemen yıkılmalı
İstanbul mutlaka geniş bir arkeoloji müzesine ihtiyaç duyuyor. Bunun için de Sultanahmet’te boşaltılan adliye binasını da düşünmeyelim zira onun da yıkılıp altındaki arkeolojik zenginliğin çıkarılması lazım. İstanbul’un ihtiyaçlarını karşılayamayan imparatorluğun defter-i hakani nezareti (Cumhuriyet devrinin İstanbul Tapu Kadastro Müdürlüğü) Türk İslam Eserleri Müzesi’nin ihtiyacı için düşünülmelidir veya Topkapı Sarayı’ndaki muazzam çini koleksiyonlarının teşhirine ayrılmalıdır.

O takdirde tek çare İstanbul surları içinde Yedikule ile Marmara Denizi arasında uzanan, eski Gazhane’yi de içeren geniş alandır. Burada İstanbul Arkeoloji Müzesi’nin inşası gerekiyor.

Meslektaşımız Ahmet Emre Bilgili’nin de öne sürdüğü gibi hâlihazırda Arkeoloji Müzesi’nin imparatorluk Arkeoloji Müzesi veya Asar-ı Atika Müzesi gibi bir başlıkla o devrin buluntularını ve Sadrazam Ahmet Cevat Paşa’nın hediye ettiği değerli kitaplığı barındıran bir bina olarak hizmet vermesi düşünülmelidir. Bu gibi düşünceler bir hayal değildir, zarurettir. Büyük masrafları gerektirmez, yakın gelecekte tedbirsizlikten doğacak zarar ziyanı önlemeye yöneliktir.

İlber Ortaylı
(Milliyet, 12.09.2011)

Hiç yorum yok: