28 Kasım 2011 Pazartesi

Afganistan eski Devlet Başkanı'nı Haşhaşiler'in metoduyla öldürdüler

Hasan Sabbah'ın fedaileri, 11 ve 12. yüzyıllarda İran ve Ortadoğu'da yaptıkları suikastlarla devlet adamlarını zırhsız gezemez hale getirmişlerdi.
Afganistan eski Devlet Başkanı Burhaneddin Rabbani, bu hafta Kabil'de öldürüldü. Taliban suikastçısı günlerce bekleyip, suikastı düzenlemeden önce Rabbani'nin güvenini kazanıp, yanına yaklaşarak Afganistan'ın eski devlet başkanını öldürmüş. Bir suikast yapmak için çok uzun süre sabırla bekleyip, öldüreceği kişinin güvenini kazanmak 11 ve 12. yüzyıllarda yaptıkları suikastlarla Ortadoğu ve İran'ı tir tir titreten Hasan Sabbah'ın fedailerinin metotlarından biriydi.
Terörle gelen dehşet
Büyük Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey, 1055'te Bağdat'a girerek Abbasi Halifeliği'nin koruyucusu olup, bölgedeki Şiî Fatımî Devleti'nin nüfuzunu sona erdirdi.
Fatımîler, ordularıyla baş edemedikleri Selçuklular'ın hakim oldukları topraklarda propagandayla taraftar toplayarak güçlenmeye çalıştılar. Tarihin en acımasız ve dehşet saçan terör örgütünü kuran Hasan Sabbah, Fatımî hükümdarı Mustansır Billah'ın Horasan'daki temsilcisiydi. Hasan Sabah, yoğun bir propaganda faaliyeti sonucunda geniş bir taraftar kitlesi toplamıştı. Ancak Mustansır Billah'ın ölümünden sonra tahta istediği kişi geçmediği için Fatımîler'den ayrıldı.
Hasan Sabbah, 1090'da Alamut Kalesi'ni ele geçirerek adı terörle bir tutulacak Haşhaşî (Haşişî) örgütünü kurdu. Haşişî kelimesinin manası esrarkeş, esrar içen demekti. Sabbah, terörle dehşet yaratarak bölgede hakim olma yolunu seçmişti. Propagandanın işe yaramadığı yerde terör devreye giriyor ve yaratılan dehşetle Haşhaşîler'in nüfuz sahası genişliyordu.
Hançerlerle propaganda
Yazdığı Siyasetname ve açtığı Nizamiye medreseleriyle tanınan Büyük Selçuklu Veziri Nizamülmülk, tehlikenin erkenden farkına varmıştı. Cinayet işleyen Haşhaşî fedailerini öldürtüp, ibret olsun diye şehir meydanlarında teşhir ettirdi. Ancak öldüklerinde Hasan Sabbah'ın kendilerine vadettiği sahte cennete kavuşmayı umut eden Haşhaşîler, böyle önlemlerle sindirilemezlerdi. Bunun üzerine bir Selçuklu ordusu 1092'de Alamut Kalesi'ni kuşattı ancak alamadı. Hasan Sabbah, kendisini yok etmek isteyen Büyük Selçuklu Veziri Nizamülmülk'ü Ebu Tahir isimli bir fedaisini göndererek öldürttü.
Büyük Selçuklu Devleti'nin iki numaralı ismini yok eden Haşhaşîler, bu suikastla büyük bir propaganda yaptılar. Melikşah'ın oğlu Berkyaruk Haşhaşîler'e düşman birini vezirliğe getirince suikasta uğradı. Suikasttan yaralı kurtulan Selçuklu Sultanı, bu olaydan sonra Haşhaşîler'in üzerine gitmeyerek, uzak durdu. Ancak Haşhaşî terörü o kadar etkili olmuştu ki, devlet adamları zırhsız gezmiyorlardı. Halk korkudan evinden çıkamaz hale gelmişti.
Büyük Selçuklular, Berkyaruk'tan sonra da Hasan Sabbah'la mücadeleye devam ettiler. Berkyaruk'un kardeşi ve son Büyük Selçuklu Sultanı Sencer, bir Haşhaşî fedaisinin yastığına sapladığı hançer üzerine Haşhaşîler'le mücadeleden vazgeçti.
1124'te Hasan Sabbah'ın ölümünden sonra da Haşhaşîler, terör faaliyetlerine devam ettiler. Haşhaşî fedaileri, hedeflerine ulaşmak için kılık değiştirip, yıllarca sabırla beklerlerdi. Mahalli lehçeleri öğrenip, öldürecekleri devlet adamlarının yakını olmak için yıllarca uğraşırlardı. Hasan Sabbah'ın fedailerinden kurtulmak için akıl almaz tedbirler alan, kendilerini kalelere hapseden birçok devlet adamı yine de Haşhaşî hançerlerinden kendilerini kurtaramamışlardı. Hasan Sabbah'ın fedailerinden kurtulmak hemen hemen imkânsız gibiydi.
Dımaşk (Şam) Atabeyi Böri, Haçlılar'la işbirliği yapıp Şam'ı ele geçirmeye çalıştıklarını görünce Haşhaşî sempatizanı binlerce kişiyi öldürtmüştü. Böri, bu olaydan sonra bir suikasta uğramamak için zırh giymeden ve korumaları olmadan bir yerden bir yere gitmemeye başladı. Ancak iki Haşhaşî fedaisi Şam'a gelip orduya girdiler. Uzun süre sadakatle hizmet ederek Böri'nin korumalığına yükseldiler. 1131'de Böri, yediği hançer darbeleriyle yaralandı. Yaraları bir türlü iyileşmeyen Böri ertesi yıl öldü.
Assasin (suikastçı) kelimesinin kaynağı "Haşşaşîn"dir
Avrupalılar, Haçlı seferleriyle 11. yüzyılın sonlarından itibaren Ortadoğu'ya yerleşince Haşhaşîler'le de karşılaştılar. Haşhaşîler'in isimleri ilk defa Alman İmparatoru Frederik Barbarossa'nın 12. yüzyılda Ortadoğu'ya gönderdiği elçisinin raporunda geçer. İmparatorun elçisi, Haşhaşîler'i devlet adamlarını terör yoluyla sindirmeye çalışan sapkın bir grup olarak zikretmişti. Elçinin raporundan birkaç yıl sonra Sur Başpiskoposu William da yazdığı bir kitapta Haşhaşîler'i devlet adamlarını hançerle katleden bir grup olarak anlatmıştı.
Haşhaşîler, Haçlılar'ın Kudüs Kralı Conrad'ı 1192'de öldürünce Avrupa'da isimlerinden sıkça bahsedilmeye başlandı. Haşhaşîler'in büyü, uyuşturucu ve çeşitli vaatlerle kandırılarak cinayet işlediklerini ve önderlerinin her dediklerini gözleri kapalı yerine getirdikleri Haçlı tarihlerinde anlatıldı.
Seyyah ve tarihçilerin eserleriyle Avrupa'ya yayılan Haşhaşî kelimesi, 13. yüzyıldan itibaren Batı dillerinde suikastçı (assasin) manasında kullanılmaya başlanıldı. Dante'nin İlahi Komedya isimli eserinde "assasin" kelimesini kullanması bu terimi yaygınlaştırdı.
Haşhaşîler'in öldürdükleri devlet adamları saymakla bitmez
Haşhaşîler'in cinayetleri saymakla bitmez. Tarihin en kanlı katillerinin öldürdükleri bazı önemli devlet adamları şunlardır:
1092- Büyük Selçuklu Veziri Nizamülmülk.
1103- Humus yöneticisi Cenahüddevle.
1108- İsfahan Kadısı Ubeydullah.
1113- Musul Valisi Mevdud.
1121- Fatımî Veziri Efdal.
1126- Musul Valisi Aksungur.
1127- Büyük Selçuklu Veziri Muineddin Kâşâni.
1130- Fatımî Halifesi el-Amir.
1131- Şam Atabeyi Böri.
1136- Abbasi Halifesi Müsterşid.
1137- Eski Abbasi Halifesi Raşid.
1177- Zengi Veziri Şehabeddin.
1192- Kudüs Kralı Conrad.
1200- Harezmşah Devleti Veziri Mesud.
Kartal yuvası
Haşhaşîler'in üssü olan Alamut Kalesi, Elbruz dağlarında 1800 metre yükseklikte bir kartal yuvasıydı. Zaten ismi de kaleyi inşa eden Deylemliler'in dilinde "kartal yuvası" manasına geliyordu. Kale, Haşhaşîler'in düşmanları tarafından defalarca kuşatıldıysa da alınamamıştı.
Alamut'ta taş üstünde taş kalmadı
Haşhaşîler'in terör dalgası 1200'lerin ortasında sona erdi. İlhanlı Hükümdarı Hülagu Han, Alamut Kalesi'ni alarak taş üstünde taş bırakmadı. Kaledeki herkesi öldürttü. Haşhaşîler, daha sonra kalelerini geri almak için mücadele ettilerse de, bir netice alamadılar.

Hiç yorum yok: