28 Kasım 2011 Pazartesi

ERHAN AFYONCU-Libya'yı fethederken Fransa yanımızdaydı

Şimdi bizimle Libya'da rekabet eden Fransa 1551'de Trablusgarp'ı fethederken bizimle beraber hareket etmişti.
İspanya Habsburgları, Trablusgarp'ı işgal ettikten sonra, İmparator Şarlken 1510'da kaleyi tahkim edip, Malta Şövalyeleri'ne vermişti. Batı Akdeniz'de hakimiyet kurmak ve Kuzey Afrika'yı Hristiyanlaşmaktan kurtarmak isteyen Osmanlı yönetimi Malta ve Trablusgarp üzerine bir donanma gönderdi.
Fransız elçi Osmanlı Donanması'nda
Malta'da başarılı olamayan Osmanlı kuvvetleri 1551'de bugün Libya'nın başkenti Trablus'u kuşattılar. Trablusgarp, Gaspard de Vallier komutası altındaki 200 şövalye ile 630 Kalabriyalı ve Sicilyalı paralı asker tarafından müdafaa edilmekteydi.
Osmanlılar, Libya'nın çoğu yerini fethetmişler ve Trablusgarp'ı çembere almışlardı. Kaleyi savunan Malta Şövalyeleri mağlup edildi ve altı günlük bir bombardımandan sonra Trablus 15 Ağustos'ta fethedildi.
 Fransız elçi Gabriel d'Aramon da Osmanlı donanmasıyla birlikteydi ve üç Fransız gemisiyle birlikte sefere katılmıştı. Elçinin görünürdeki görevi, Malta Şövalyeleri'nin büyük üstadının ricası üzerine Osmanlılar'ı şehri ele geçirmekten vazgeçirmekti. Fransız elçi böyle bir şeyi başaramayınca sefere Osmanlı yanında katılmanın yükünü üzerinden atmaya çalıştı. Teslim olan Malta Şövalyeleri'ni Fransız gemileriyle Malta'ya götürerek kendini kurtarmaya çalıştı.
Fransa'ya karşı Haçlı Seferi
Gabriel d'Aramon, Malta'dan seferdeki konumunu anlatan bir mektubu Fransa Kralı İkinci Henri'ye gönderdi. Daha sonra İstanbul'a döndü. Fransız elçi ne yaparsa yapsın Hristiyan kamuoyu, Fransa'yı Trablusgarp seferinde Türkler'in yanında yer almakla suçladı. İmparator Şarlken ve Papa Üçüncü Julius tarafından Fransız elçi tenkit edildi ve Osmanlılar'ı şehri almak için cesaretlendirdiği yönünde suçlandı. Şarlken Trablus kuşatmasına Fransa'nın da katıldığını söyledi. Papa, Fransa'yı kâfirlerle işbirliği yaptığı için suçlarken, Fransa Kralı'nı üzerine Haçlı Seferi düzenlemekle bile tehdit etmişti.
Osmanlılar'ın zaferini kutlayan elçi her ne kadar işin içinde olmadığını beyan etse de, kuşatmanın kaldırılması için çok dil döktüğünü söylese de Trablusgarp'ın Türkler'in eline geçmesinin rakipleri Şarlken için önemli bir başarısızlık olduğunun kesinlikle farkındaydı. Bu yüzden Osmanlılar'ın Trablus'u fethi Fransa'nın lehineydi.
Venedik Elçisi'nin raporu
Venedik Elçisi Bernardo Navagero, Trablus meselesini raporunda "Fransızlar donanmalarını Türk donanması ile birleştirdiler ve siz ekselanslarının da bildiği bir girişimde bulundular. Geçen yıl yine Fransızlar büyük sözler vererek donanmalarıyla onlara yardım etti ancak bu yardımların sonunda Türkler sadece Trablus'u ele geçirebildi. Her ne kadar donanmalar birleştiyseler de, Türkler tamamıyla onlara güvenemiyorlar çünkü onların Hristiyan olduklarını söylüyorlar. Aynı dinden olan kişilerin ittifak yapması kadar güçlü olunamayacağını düşünüyorlar" şeklinde anlatır.
486 yıllık ilişkiler
Fransa ile Türkiye'nin ilişkileri oldukça eskidir. Avrupa'daki birçok devletin aksine Fransa Osmanlı ile dostane ilişkiler kurmuş ancak birçok kez de Osmanlı İmparatorluğu'nu yarı yolda bırakmıştır. Osmanlı İmparatorluğu ile Fransa arasındaki ilk diplomatik ilişkiler, 1525'te Marguerite de Savoie tarafından ismini bilmediğimiz bir elçinin İstanbul'a gönderilmesiyle başlar. Bu elçi Fransa'ya dönmeden yolda öldürülmüştür. Diplomatik ilişkilerin gerçek manada başlaması ise 1535'te İstanbul'a gelen Jean de la Forest'in elçiliğiyle başladı.
Elçilik heyetindeki bilim adamları
Fransa Osmanlı ile birlikte Habsburglar'a karşı savaşırken barış antlaşması imzalayarak müttefikini yarı yolda bırakmıştı. Osmanlı İmparatorluğu da 1545'te Habsburglar'la bir ateşkes imzalayarak savaşa son verdi. Ancak bir süre sonra Fransa Kralı Fransuva, Habsburglar'a karşı yeniden savaşa girmeye niyetlendi. Savaşta Osmanlı'dan yardım alabilmek için de 1546'da Gabriel d'Aramon'u İstanbul elçisi olarak tayin etti. Ancak elçi İstanbul'a varamadan Fransa Kralı Fransuva, 31 Mart 1547'de öldü.
Gabriel d'Aramon ancak mayıs başlarında Edirne'ye vardığında, henüz Birinci Fransuva'nın ölümünden haberdar bile değildi. 4 Mayıs'ta krala elçilik görevinin başarılı geçeceğini bildiren bir mektup gönderdi. Mektubunda amacının, yalnızca Osmanlılar'ın imparator ile yapılacak barışı engellemek değil kaysere karşı bir kez daha Osmanlı yönetiminin aktif desteğini almak ve Sultan Süleyman'ı Macaristan'a ve Almanya'ya bir sefer düzenlemeye ikna etmek olduğunu açıklıyordu. Bir süre sonra kralın ölüm haberi İstanbul'a ulaştı. Kralın ölümü, her şeyi alt üst etmişti. Dış ülkelerdeki Fransa elçileri ne yapacakları konusunda tereddüde düşüp, müzâkereleri durdurdular.
Fransız elçisi d'Aramon, tahta çıkan İkinci Henri'den babasının siyasetine devam edeceği emrini alınca Osmanlı yönetimini savaşa sokmak için harekete geçti. Fransa elçisi, Osmanlı yönetiminden Macaristan'ın geri kalan kısımlarını da fethetmesini ve Osmanlı donanmasını tekrar Afrika kıyılarına göndermesini istedi. Ancak hem Kanunî hem de Osmanlı devlet adamları kendilerini ikide bir yolda bırakan Fransa'dan hoşnut değillerdi. Fransız elçi Osmanlı yönetiminden savaşta kullanmak için 300 bin altın borç istedi ancak alamadı. Sadece her sene İskenderiye'den bir miktar güherçile almak müsaadesini elde edebildi.
Kanunî, 1548'de İran'a karşı Azerbaycan seferine çıktı. Fransız elçinin bu sefere katılmasına müsaade edildi. Gabriel d'Aramon, daha sonra 1551'de Osmanlı donanmasının Libya seferine katıldı. Seferin ardından İstanbul'a döndü. 1553'te öldü.
Gabriel d'Aramon'un elçiliği zamanında yanında Filozof Guillaume Postel, Doğabilimci Gilles d'Albi, Botanikçi Pierre Belon, Kozmogrof Andre Thevet gibi birçok bilim adamı da vardı. Bunların topladıkları bilgiler, Fransa'da bilimin gelişmesinde önemli rol oynadı.
Osmanlı sayesinde güvendeyiz
1525'te İspanya'ya mağlup olup, kralı esir düşen Fransa, Osmanlılar'ın, Habsburglar'a karşı mücadeleye girmesiyle hayat hakkı bulabildi. Nitekim 1532'de Fransa Kralı Fransuva, Venedik elçisine "Şarlken'e karşı Osmanlılar sayesinde güvence altında olduğunu" söylemişti.
Muhterem dostumuz
Kanunî, 1555'te Osmanlı donanmasına Fransız donanmasına yardım etmesini emretmişti. Fransa Kralı İkinci Henri, bu durumdan çok memnun kalmıştı. 3 Temmuz 1555 tarihli teşekkür mektubunda padişaha "Pek yüksek, pek muazzam, pek muhteşem, namağlup hükümdar, Müslümanlar'ın büyük padişahı, bizim pek aziz ve muhterem dostumuz" diye hitap etmişti.

Hiç yorum yok: