27 Kasım 2011 Pazar

ERHAN AFYONCU: Batılılaşmanın öncüsü Sultan Abdülmecid'in Haremeyn'e hizmetleri

Batılılaşma faaliyetleriyle öne çıkan Sultan Abdülmecid, aynı zamanda Haremeyn'de birçok imar faaliyetine imza atan padişahtı
Sultan Abdülmecid dönemi Batılılaşmanın zirveye çıktığı bir dönemdi. Tanzimat ve Islahat fermanlarıyla Batılılaşma yönünde önemli adımlar atıldı. Avrupalı elçiler Osmanlı iç ve dış siyasetinde önemli rol oynamaya başladılar.

Mekke'ye hizmetleri

Tartışılan Sultan Abdülmecid sempozyumunda Türkiye'nin tek Haremeyn tarihi uzmanı Doç. Dr. Mustafa Küçükaşçı "Sultan Abdülmecid'in Haremeyn'e hizmetleri"ni anlatan bir tebliğ sundu. Bu tebliğle Mekke ve Medine'deki birçok yapının son şeklini Sultan Abdülmecid döneminde aldığı ortaya çıktı.

Sultan Abdülmecid, 1839'da tahta çıktıktan kısa bir süre sonra Haremeyn'de imar faaliyetlerine başladı. 1842'de Kâbe'nin içi elden geçirildi ve eskiyen mermerlerin yenileri döşendi. 1852'de Hacerülesved ortasında 27 cm çapında yuvarlak bir açıklığın bulunduğu altın bir mahfaza içine alındı. Kâbe'nin kuzey duvarına bakan yarım daire şeklindeki yaklaşık 1 metre 30 cm yüksekliğindeki hatîm adı verilen duvar yenilendi. Mescid-i Harâm'daki büyüklü küçüklü revakların üzerindeki bütün kubbeler elden geçirildi.

Tavaf alanı Metâf'ın dört bir tarafına eşit mesafelerde hurma ağacı şeklinde birer kandillik konulmak suretiyle tavafın aydınlık bir ortamda yapılması sağlandı. Ayrıca Harem-i Şerif'in bütün kubbelerinin altına boydan boya üç binden fazla kandil asıldı. Böylece kumluk bölümünde namazlar aydınlıkta kılınmaya başlandı.
Mekke'de Hz. Peygamber ile Hz. Ebûbekir, Hz. Ali, Hz. Hamza ve Hz. Ömer'in doğdukları evler tamir edildi. Cennetülmualla'nın etrafı duvarlarla çevrildi ve buradaki bazı türbeler elden geçirildi. Mekke'deki birçok medrese, mescit ve tarihi eser tamir edildi. Ayrıca Mekke'nin sayfiyesi olan Tâif'te Hz. Peygamber'in sığındığı mekâna yaptırılan Mescid-i Kebîr ile diğer tarihi eserler yenilendi.

Medine'ye hizmetleri

Medine'nin en önemli su kaynakları tamir edildi. Medine Kalesi tamir edildi. Şehrin tek hastanesi geliştirilerek daha iyi hizmet verilmesine yönelik tedbirler alındı. Cennetülbaki Kabristanı ve Uhud Şehitliği'nde tamirat ve düzenlemeler yapıldı. Bu dönemde Hz. Peygamber'in bayram namazlarını kıldığı alana yapılan Gamâme Mescidi Medine'de bugün de ayakta olan Osmanlı eserlerindendir.
Hicret sırasında Hz. Peygamber'in misafir olduğu ve ilk mescidi bina ettiği köy olan Kubâ Mescid-i tamir edildi. Yıkılma tehlikesine karşı dış duvar payandalarla desteklendi. Medine ve çevresindeki birçok mescit ve tarihi bina ya tamir ettirildi ya da yeniden yapıldı. Peygamber Efendimiz'in kendisinin de bizzat çalışarak Medine'de ilk yaptırdığı cami olan Mescid-i Nebevî'de en büyük imar faaliyeti de Sultan Abdülmecid zamanında gerçekleştirildi.

Mescid-i Nebevî'yi yeniledi

Medine Şeyhülharemi Dâvud Paşa'nın Mescid-i Nebevî'nin yaklaşık dört asırlık bir süreden beri tam bir imardan geçmediği şeklindeki mektubu üzerine bir rapor hazırlatan Sultan Abdülmecid, 1849 sonlarında mescidi yeniden inşa etmeye karar verdi. Sultan Abdülmecid sarayda düzenlediği hat yarışmasında birinci olan Abdullah Zühdü Efendi'yi Mescid-i Nebevî'nin yazılarını yazmakla görevlendirdi.

Sultan Abdülmecid, Mescid-i Nebevî'yi Osmanlı selatin camileri gibi dört sütun üzerinde tek kubbeli olarak yaptırmak istemiş ancak Mescid-i Nebevî'nin özel durumu sebebiyle bundan vazgeçmek zorunda kalmıştı. Hz. Peygamber, bir hadisinde eviyle minberi arasındaki Ravza-i Mutahhara'nın cennet bahçelerinden bir bahçe olduğunu söylemiştir. İslâmiyet'in ilk döneminden hatıralar taşıyan Ravza-i Mutahhara'nın korunması ve diğer bölümlerden farklı olduğunun gösterilebilmesi yüzünden Mescid-i Nebevî'nin tek kubbeli olarak yapılması uygun bulunmamıştı.

Mescid-i Nebevî'nin, batı duvarı, minber, mihraplar ve ana minare sağlam ve orijinal olduğundan hiç dokunulmamış geriye kalan her şey onarıma alınmıştı. Babü's-Selam (Selam Kapısı), muhteşem bir güzellikte yeniden yapılırken, her büyük onarım yapan sultan gibi mescide yeni bir kapı eklendi adına Sultan Abdülmecid anısına Mecidiye Kapısı dendi. Bu kapının bulunduğu tarafta yapılan minareye de Mecidiye adı verildi. Beş kapısı olan Mescid-i Nebevî'nin zemini mermer döşendi. Taş rengine benzer bir şekilde boyanan sütunların başlıkları altınla süslendi ve sütunlar üzengiler üzerinde birleşen kirişlerle birbirine bağlandı. Sütun başlıkları altınla süslenmiş, kıble duvarı Osmanlı çinileriyle kaplandı. 1851'de başlayan çalışmalar 1861'de bitirilmişti.

Kâbe'nin altın oluğu

Hz. Peygamber 35 yaşında Kâbe, iki sıra halinde altı direğe dayanan bir tavan ile örtülüp, kuzey duvarının üstüne de bir oluk yerleştirilmişti. Kâbe'nin oluğu daha sonraki asırlarda tamir edildi veya değiştirildi. İlk defa Emevî Halifesi Velîd'in emriyle Mekke Valisi tarafından altınla kaplatıldı. Kanunî, 1553'te gümüş levhayla kaplı bir oluk gönderdi. Dördüncü Murad bu oluğu yeniden altınla kaplattırdı.

Sultan Abdülmecid Türkçe'de altın oluk diye anılan mîzâbü'l-Kâ`be (mîzâb-ı Kâ`be) ve mîzâbü'r-rahme (mîzâb-ı rahmet) denilen Kâbe'nin oluğunu yeniledi. 1273'te (1856-1857) yerine konulan bu oluk halen Kâbe'deki yerindedir.

Siyasette edecek söz bulamayanların tarihle kavgası

Dünyada herhalde hiçbir millet bizim kadar tarihiyle kavgalı değildir. Tarihimizle barıştığımızı sandığımız bir dönemde bile Meclis'in himayesinde Sultan Abdülmecid'le ilgili bir sempozyum yapılması eleştiriliyor. Osmanlı İmparatorluğu, tarihte kurduğumuz en önemli Türk devleti olduğu gibi bizim ayrılmaz bir parçamızdır. İnsan babasını nasıl inkâr edemezse tarihini de inkâr edemez. Ayrıca Osmanlı tarihi bizim utanmamız gereken değil gurur duyacağımız bir tarihtir. Osmanlı döneminde yapılanları biz maalesef hayal bile edemiyoruz.
Tenkit edenler önce Sultan Abdülmecid'in kim olduğunu iyi öğrensinler I. Abdülmecid, Son Halife Abdülmecid diyerek neyi tenkit ettiklerini bile bilmediklerini ortaya koyuyorlar. Beyler, Sultan Abdülmecid, Hotantu kabilesinin değil Türk milletinin devlet başkanıydı. Ayrıca Cumhuriyet'e giden yolda en önemli adımları atan hükümdardır. Siyasette edecek söz bulamayanlar, başarısızlıklarının hırslarını tarihten çıkarmaya çalışıyorlar.

Sultan Abdülmecid ve oğulları

Sultan Abdülmecid 39 yaşındayken, 1861'de Ihlamur Köşkü'nde veremden vefat etti. Babasının türbesine değil Yavuz Sultan Selim Türbesi yanına defnedildi. Kardeşi Abdülaziz'in 1876'da ölümünden sonra imparatorluğun sonuna kadar devleti Sultan Abdülmecid'in soyundan gelen dört oğlu idare etti.

Avrupalı prens gibi yetiştirildi

Şehzâde Abdülmecid 25 Nisan 1823'de İstanbul'da doğdu. 1839'da tahta çıktı. Sultan Abdülmecid batı tarzında Avrupalı bir prens gibi yetiştirilen ilk sultandır. Şehzadeliği sırasında Batı musikisini ve Fransızca'yı öğrenmişti. Eğlence hayatını seven Sultan Abdülmecid, babası kadar olamasa da çok iyi bir hattattı.
KAYNAK: BUGÜN GAZETESİ

Hiç yorum yok: