31 Mayıs 2011 Salı

ERMENİLERİN ADANA'DAN AYRILMASI

         Aralık ayı 1921
         Panik ve kaçış... Ne kadar da güzel anlatıyor bu sözler mücadeleyi, savaşı kaybetmiş insanların bulundukları toprakları terk etmelerini. 1921'in sonlarında  Mersin ve İskenderun limanından Anadolu'yu terk etmeye hazırlanan Klikya/Anadolu Ermenileri her şeylerini kaybetmişlerdi. Halep, Şam ve daha sonra Beyrut onlar için sığınak merkezi oldu. Beyrut nehrinin doğusun­da Marunilerin arsalarına yerleştiler. Önceleri çadır kamplarda kaldılar. Fransız yönetimi ve Avrupalı Hıristiyan kuruluşların yaptıkları yardımlarla yaşamaya çalıştılar.
         Sayıları giderek arttı. Çukurova'da geride bıraktıkları toprakların şehir isimlerini verdiler mahallelerine Adana, Maraş, Sis, Haçin, Amanos gi­bi. Türkçe konuşmayı, içli köfte yemeyi, Adana oyun havalarını,Kozanın na­rını, Haçin’in üzüm bağlarını hiç unutmamışlardı. Geceleri rüyalarına giriyordu, Çukurova ve Toros dağları. . . Geride bıraktıkları evleri, bağları bah­çeleri, çiftlikleri, fabrikaları...
         Kozan kalesi eteğinde yüzyıllardır çalışmalarını sürdüren Kilikya Kili­sesini yeniden inşa ettiler ANTELİAS semtinde. Geçen yıllar Beyrut'ta Er­meni nüfusun yığılmasıyla sonuçlandı. 1970'li yıllara gelindiğinde sayıları 100.000'i aşmıştı. Anadolu'dan ayrılarak Ortadoğu ülkelerine  yerleşen Ermenilere, Nubaryan, Gülbenkyan gibi zengin Ermeni aileler yardımcı oldu­lar. Adana'dan kaçırdıkları altınları toprağa ve işyeri açmaya yatıran Nalbantyan, Bezdikyan gibi aileler okullar açtılar, kiliseye yardımcı oldu­lar. Hayat yeniden başladı, Beyrut'ta.
         1970'li yıllar
         Lübnan parçalanmanın eşiğine geldi. İç savaş dolayısıyla Hıristiyanlar ile Müslümanlar arasında patlak veren çatışmalara daha sonra Filistinliler ve İsrailliler de karıştı. Bomba ve kurşun sesleri arasında işyerlerini ve okullarını kapatarak Antelias'da yoğunlaşan Ermeniler, savaşan tarafla­ra destek vermemeyi kendi asıl davalarını canlandırmayı tercih ettiler. "Anavatana dönüş" adı verilen dava için silahlı eyleme ve propağandaya gireceklerdi.
         ABD'nin Kaliforniya eyaletinde iki Türk diplomatı Mehmet Baydar ve Bahadır DEMİR, Yanıkyan adındaki 78 yaşındaki Ermeni'nin kurşunlarıyla öldürül­dü. Ve arkasından Batılı ülkeler bilhassa Fransa başta olmak üzere Türk diplomatlarına karşı peş peşe saldırılar, bombalama ve öldürmeler gündeme gel­di. Perde aralandığında Ermeni silahlı eylemlerini ASALA yönetiyordu. 1975 yılında Beyrut'ta Amerikan Üniversitesinde kurulmuştu ASALA. Militanlarının büyük bir kısmı da Kilikya (Adana) kökenli gençlerdi.
         22 Mayıs 1977
         Anadolu'dan ayrılarak Avrupa ve ABD'ye yerleşen ve kendilerine DİASPORA (Dış) Ermenileri denilen, TAŞNAK Partisi kontrolündeki Ermeniler her alanda örgütlendiler. 1915 Soykırımının Türkiye tarafından kabul edilmesi, toprak ve tazminat taleplerinin yerine getirilmesi... Mümkün olursa Anadolu'­ya ata topraklarına yeniden dönüş... Kısacası Türkiye'nin güçsüz düşürülerek pes etmesi amaçları arasında yer alıyordu.
         ABD'den Beyrut'a gelen Kilikya Kilisesi papazlarından Karekin SARKİSYAN 22 Mayıs 1977 günü, 500'ü aşkın delegenin hazır bulunduğu salonda alkışlar arasında "dünya Ermenileri'nin dini ve siyasi lideri" seçildi. Ve göğsüne üç madalya taktılar. Birincisi 301 yılında Ermenileri Hıristiyanlığa çeviren papaz Gregor Lusavoriç'in portresi bulunan madalya... İkincisi ise 1100'lü yıllardan 1921 yılına kadar Güney Anadolu'daki Ermeni kiliselerinin merkezi olan SİS Ermeni Kilisesinde kullanılan haç modeli idi. Üçüncüsü ise çift başlı kartal figürünün yer aldığı madalya. Bir de elindeki asa ile  ızdırapları çözecek Musa Peygamber rolünü oynayacaktı.
         Epeydir, Çukurova yöresinden, Anavarza eteklerinden, Adana'dan, Haçin kalesinden, Maraş'ın Zeytun vadisinden defineciler tarafından açılan Ermeni kemikleri getirilmiş, Kilise'nin deposuna yerleştirilmişti. Kafatasları ve kemikler hazırlanan salonda pano ve vitrinlere yerleştirilerek Soykırım kurbanları müzesi haline getirilmişti. Çocuklar, gençler  müzeyi geziyor; göz­yaşları içinde "intikamımızı alacağız" duyguları güçlendirildi. Aynı duygu­lar Beyrut'un her yerinden görülebilecek bir tepe üzerine eliyle intikam alan bir insan görünüşlü heykele de yansıtıldı.
         Aradan geçen yıllar Türkiye ve dünyanın gündemine Ermeni sorununu getir­di. 1990 yılında Beyrut'tan kalkan uçak, içinde bulunan Kilikyalı Başpapaz Karekin'i Erivan'a getirdi. Ermenistan Cumhurbaşkanı Levon ter PETROSYAN karşılama töreni hazırladı, Erivan  havaalanında.  Doğruca Eçmiyadzin Kilisesi'ne giden Karekin, çalışmalarına başladı. Kısa süre sonra Dünya Ermenileri'nin "papa"sı sayılan KATOGİGOSLUK görevine getirildi. Azeri-Ermeni savaş­larının çıkışı, Karabağ dahil Azeri topraklarının %-25'inin işgal edilmesi olayları yaşandı.
         ...Ve 1995 yılında Erivan'da uzaktan bakıldığında bir volkan ko­nisini andıran, 9 sütünlu ayak üzerine kurulu  SOYKIRIM ANITI'nın açılışı yapıldı.. Birinci sütunun üzerine; ADANA yazısı yerleştirildi.  Karekin, Erme­niler'in PAPA'sı elindeki meşaleyi tutuşturarak SOYKIRIM ANITI'na yerleştir­di. Hiç sönmemecesine. Kin ve intikam duyguları volkan ateşleriyle beslendi.

Hiç yorum yok: