31 Mayıs 2011 Salı

ÇAMURDAN KIZI EMİNE'NİN HİKAYESİ

-Kozan Müftüsü Hafız Osman'ın Kızkardeşi Emine Hanım, Ermeni Kamavorlar tarafından "Namaz kılarken" İmamoğlu yakınlarında şehit edildi.
-Atatürk, Kozan'da yaşanan Katliamları protesto etti ve dünya kamuoyuna duyurdu.

BİR SABAH NAMAZI VAKTİ

Çukurova'da insanların kan ve ateşle yaşadığı günler... Ya ölüm ya da "Hürriyet" diyen insanlar yani Kuvayi Milliyeciler ile onlara kan kusturarak yok etmek isteyen tepeden tırnağa silahlı Ermeni Kamavorlar... Kozan'ın her yerinde düşmana karşı direnen, pusuya düşüren, göğüs göğüse çarpışan, yakalandıklarında şehir merkezinde kurşuna dizilen veya ayaklarına at nalı çakıların hissettiklerin ancak yaşayanlar bilir.
İnsanların can ve mal güvenliklerinin kalmadığı o günlerde Kuvayi Milliyecilerin silaha, erzaka ihtiyacı var... Çoluk çocuk ve kadınlar ise kendileri için daha güvenlikle bir yer bulmanın telaşı içinde sığınacak bir yer arıyorlar. Kozan şehrine yakın yerdeki Tırmıl höyüğüne yakın yerdeki Arsanlı köyünde bulunan  Ağanın çiftliğinde yaşayanlarda da bir korku ve endişe var o günlerde. Aynı köyden Topaloğlu Halil Efendi'nin çiftliğine saldırı olmuş, evler yakılmış, yıkılmış, kadınlar yayan yapıldak Toros dağlarına, Develi'ye doğru kaçmışlardı. Hemen her gün bir yerde düşman ile kıyasıya çarpışmalar sürüyor. Milli Mücadelenin önderi Gazi Mustafa Kemal, kendisini "Mücahit ve Gazi" olarak ilan etmiş.. Vatan ve din uğruna ölümüne savaşan yiğit insanlara verilen bir ünvan "Mücahit ve Gazi" sözcükleri. Çete kumandalarına taa Mustafa Kemal onaylı imzalı gelen "emri yevmi" (günlük emir) belgelerinde kuvayi milliyecilere "evvela 5 vakit namaz" emri veriliyor,siperde iken sigaraları bile yakmamaları tenbihinde bulunuluyor. Her kumandanın belinde taşıdığı tabancası aynı zamanda "vatanın namusu" olarak görülüyor. Emre uymayanlar veya ihanet edenler oracıkta 'ağzına kurşun sıkılarak' infaz ediliyor.

MART AYININ SOĞUK GÜNLERİNDE

1920 yılı mart ayı içinde Kozan ve yöresi tarihinin en kanlı günlerini yaşıyor. Hemen her gün ve saatte şehir yakınlarında, köylerde Ermenilerle çatışma haberleri geliyor. Arslanlı köyünün bir mahallesi olan Ağanın Çiftliğinde yaşayanlar da bir an önce oradan ayrılarak daha güvenlikli ve kuvayi milliyecilerin bulunduğu Delihasanlı köyüne gitmek istiyorlar. Ağa'nın Çiftliği adından da anlaşılacağı üz ere aynı köyün zenginlerinden Topal Mahmut  Efendi'nin, kendisi ağa olarak bilinir- torunu Mehmet Topal Gökçeli ve ailesi yaşıyor. Eşi, Kozan'ın ileri gelenlerinden medrese muallimi  ve 1877 yılının ünlü mebusu Çamurdanzade Hacı Mustafa'nın kızı Emine hanım ve aynı yere sığınanlar da bir ance çiftlikten kaçmanın hazırlığını yapıyorlar. Mart ayının soğuk bir gününde henüz sabah namazı olmadan gecenin bir yarısında kağnı arabası, atlar, eşekler, köpekler  hazırlanıyor. Yanlarında koruma amaçlı seyis olduğu halde Emine hanım'ın kucağında  3 aylık  çocuğu, eski Kozan müftüsü Sehlikoğlu'nun eşi Raziye hanım ve torunu, Emine hanımın görümcesi Medine  çiftlik kahyası olduğu halde hareket ettiler. İçlerinde korku. Telaş duyguları var. Kozan- İmamoğlu şose yolunu geçerek Delihasanlı köyüne 2-3 km kadar yaklaştıklarında Ağanın köprüsü denilen yerde bir kuyu başında mola verdiler Sabah namaz vakti de olmuştu. Kuyudan 'besmele çekilerek' su çekildi. Eller ayaklar yıkandı, abdest alındı. Yönünü kıbleye dönerek namaz kılmak isteyenler kadınların 'Allahın huzurunda' yardım dilekleri olacaktı.  Az önce aralarında bulunan Medine hanım, 'köy yakın, ben burada durma bir an evvel gitmem gerekir' d iyerek oradan ayılmıştı.
Gece karanlığında fark edilmeyen 'engerek yılanına' benzer, vücutları kamavor fişekleri ile sarılı, gözleri kin ve intikam duygularından başka bir şeyler görmeyen Ermeni silahlılar saklandıkları siperden biraz daha ilerleyerek namaz kılanlara yaklaştılar. Ellerini açarak 'Allahuekber' sözleri sonrasında  ayakta duran kadınların bu haline tahammül edemeyenler 'Daciklerin (Türklerin) kahbelerine ölüm' diyerek bağırdılar... Kadınlarla aralarında şiddetli boğuşma oldu. Olayın dehşetinden avazı çıkıncaya kadar ağlamaya başlayan küçük bebeğin seslerine  bile aldırış edilmedi. Kamalar indi, kalktı. Kurşunlar sıkıldı. Yere yığılanların üzeri kanlı idi, elbiseleri de parçalanmıştı, ortalıkta ses seda yoktu. Velhasıl kelam 'hepsi öldürülmüştü". Kadınların namaz kılmalarına bile tahammül edilememişti. Öldürülenlerin cesetleri sürüklenerek yakındaki kuyunun içine atıldı. Bin bir küfür ve bağrışma içinde cinayeti işleyenler oradan ayrıldılar, geride iz bırakmadıklarını düşünerek. Oysaki Emine Hanım ve diğer kadınların kuyu içinde sarmaş dolaş hale gelmiş vücutlarından sızan kanlar derya olmuş suyun berrak rengi de değişmişti.
Ağanın köprüsü yakınındaki kuyu başında olanlar kısa sürede duyuldu. Cesetler kuyudan çıkarıldı. Tanınmayacak bir haldeydiler. Daha yakınlarındaki Delihasanlı Köyüne defnedildiler.
Yaşanan olayları yıllar sonra (2003 yılı Mayıs) araştırmak üzere Delihasanlı köyüne giderek araştıran, şehitlerin bulunduğu yerin fotoğrafını çeken Emine Hanım, "O bizim halamız olur, diyen Yaşar Çamurdan Bey, belgeleri tarihci Yurtsever'e verdi. 'Ben bilgileri veriyorum sende yaz herkes bilsin' derken gözleri olayların yaşandığı o günlere gidiyor ve buğulanıyordu.
Emine Hanım ve şehit edilen kadınların başına gelenler 1 Nisan 1920 tarihiyle uzun bir rapor halinde Adana'daki Fransız Kumandanının da duyması için kaleme alınmış ve kendisine de postalanmıştı. Bir gün önce 31 Mart 1920'de olaylardan duyduğu rahatsızlıkla Gazi Mustafa Kemal yaşanan faciaları bir protesto notası şeklinde bütün dünyaya duyurdu.

MUSTAFA KEMAL PAŞA,"KOZAN FACİASINI" DÜNYA KAMUOYUNA DUYURUYOR!...

Kuvayi Milliye hareketinin doğal hükümet ve lideri durumundaki Heyeti Temsiliye Başkanı Mustafa Kemal Paşa, 31  Mart 1920 tarihli Kozan faciasını dünya kamuoyuna açıklayan  telgraf metnini İtalyan Haber Ajansı'na verdi. Kozan'da Ermenilerin sebeb olduğu katliamlar, saldırılar, Türklerin çektiği acılar insanlık trajedisi olarak açıklanıyordu.
"Adana'nın umum durumu günden güne fenalaşıyor. Fransızlar Maraş ve Urfa'da yaptıklarını aynen Adana'da tatbik ederek Ermeniler'i silahlandırıyorlar. Bunlar İslam ahaliye saldırıyor. Kozan civarında İslam ahaliden toplanan silahlar ve hayvanlar  mütecaviz Ermeniler'e veriliyor. Kozan civarında Hamam, Kurdoğlu Çiftliği, Topaloğlu çiftliği, Çolakhasan, Yassıçam,  Mehmedağa ve Kabasakal köyleri Ermeni Jandarmalar ve gönüllüleri, tarafından tamamen tahrip edilmiştir. Bu köylerden firar ederek kurtulabilen ahaliden bin yedi yüz elli nüfus Ceyhan ve beşyüz nüfusa Karsantı taraflarına hicret etmişlerdir. Bucak diğer  birkaç köyün yakıldığı da haber alınmıştır.
Yaşları müsait Ermeniler, peyderpey silahlandırılmakta iken bir tek İslam jandarma bile kaydedilmiyor. Bilhasas Kozan taraflarında bulunan Fransız binbaşı Tayyarda'nın ika eylediği ve vukuuna müsamaha eylediği faciaları tavsir etmek mümkün değildir. Adana'daki Türk  memurları bu  feci vaziyet içinde vazifelerine devam imkan görmediklerinde peyderpey istifa ederek çekiliyorlar. İstanbul işgal altında bulunduğundan yeni memurlar tayin olunmayarak veya tayin olunsa bile vazifelerine devam imkan bulamayacaklardır. Bu neticesinde Kilikya Kuvayi işgaliyesi zaten tamamen baskı altında ve nüfuzlarında bulunan Osmanlı memurlarının  kendilerinden istifade etmek fırsatını kaçırmayacaklardır.
Kilikya (Adana) civarındaki işgal bölgesinde Fransızlar'ın ihdas eylediği vaziyet Türkler  ve Ermeniler arasında karşılıklı bir intikam hissi beslemek ve bunun neticesinde de işgalin kaldırılması halinde yöre ahalisinin birbirini boğazlayacağını dünyaya ilan ederek amaçlarına varmaktır."
Düşman işgaline karşı mücadele veren kuvayi milliye güçleri arasına oldukça başarılı haberleşme, istihbarat ve işbirliği vardır. Ankara yönetiminin Kozan'da yaşanan faciaları dünya kamuoyuna açıklamasının arkasından Kozan Müftüsü Hafız Osman Çamurdan Efendi de 1 Nisan 1920 tarihiyle Adana'daki Fransız İşgal kuvvetleri kumandanı Albay Bremond ve Osmanlı'nın Valisi durumundaki Celal Bey'e duyurmuştur.

                                                                   Kaynak: “Sis” kitabı

Hiç yorum yok: