31 Mayıs 2011 Salı

HAÇİN’DEKİ AMERİKAN OKULU İŞKENCE MERKEZİ OLDU

-Haçin içindeki Amerikan misyoner okuluna toplanan Türk esirlere işkence edilmeye başlandı.
-Amerikan okulunun yöneticileri karşı gelmek istediler ama işkencelere engel olamadılar.



 - Müslüman esirlerin Hükümet Dairesi'nden Protestan Okulu'na taşınmaları... İşkenceler ve toplu öldürmelerin başlaması...

Mart 1920 ortalarında Haçin'i kuşatma altında bulunduran Türkler ile Er­meniler arasında "barış sağlayıcı" ilişkiler sona erdi. Ermeniler, teslim olmayı kabul etmediler. Cebeciyan ve adamları, şehir merkezi, Kalekilise, Çatak ve Kir-kot dereleri kıyılarında savunma hatları kurdu. Haçin'de önemli binaları yer al­tından birbirine bağlayan "gizli tüneller" önceden yapılmıştı.

Türk çeteleri, 19 Mart'tan itibaren Haçin kuşatmasını daraltarak mitralyöz ve makinalı tüfek atışına başladılar. Cebeciyan ve adamları, şehri kuşatan Türklere karşı savaş kurallarına uygun şekilde mücadele etmeyi bir yana bıra­karak ellerinde bulundurdukları Türk rehineleri korkunç işkenceler ile öldür­meye başladılar. İşkenceleri çoğu kez açıktan yapıyorlar, şehri kuşatma altında bulunduran Türkler'e de gösteriyorlardı. İşkence kurbanlarının feci durumuna bakarak sabretmek ve dayanmak mümkün değildi.

22/23 Mart 1920 günlerinde Türk rehineler Hükümet Konağı'ndan Protes­tan Okulu'na taşındılar. Kendilerince can güvenliğini sağlayamadıklarına ina­narak yeniden Hükümet Konağı'na getirdiler.
Türk rehinelerin Hükümet Konağı ve Protestan Okulu arasında taşınma­ları esnasında işkence ve öldürmeler gerçekleştirildi. Müslümanlar'ın başına gelen ve ölümlerle ilgili olarak rehinelerin güvenliğinden sorumlu Polis Komi­seri Hapet ve Teğmen Ohannes "düzmece tutanaklar" hazırladılar. Kaymakam Çallıyan'a sundular.

Bahsi geçen tutanakta 22 Mart olayları ve sonuçları şöyle açıklanıyordu:

"...Üç günden beri cebel topu ve mitralyözlerle Haçin'i kuşatan binlerce çetenin dolu gibi yağdırmakta oldukları mermiler özellikle HÜKÜMET KONA­ĞI üzerine gelmekte olup, her yerle ilişkiyi kesmiş ve herkes olduğu yerde kıprayamamakta olduğu yüksek bilgilerinizdir.
Hükümet Konağı kasabanın ucunda olduğu gibi kasabanın atılan mermi­lerin de duvar ve pencerelerinden girerek orada misafir olarak bulunan Müslü­manlardan 47 kişiyi yaralayıp öldürdüğü görülmüştür"(!!!)...

... 22 Mart 36 (1920)
Teğmen Ohannes ve Polis Komiseri Hapet ertesi 23 Mart günü bir başka tutanak hazırlayarak Protestan Okuluna taşınma esnasında ölenlerin sayılarını 25 ölü ve 8 yaralı olarak gösterdiler... Onlara göre Haçin içinde Müslümanların can güvenliğini sağlayacak uygun bir bina yok gibidir. Aralarında görüş birliği yaparak Müslümanların yeniden Hükümet Konağı'na getirilmesini hazırladık­ları tutanağa şu sözlerle yazarlar "...Görüşümüze göre bunların bir ölçüde da­ha güvenli olan Hükümet Konağı'na yeniden göçürülerek yine kurşun değ­meyecek iç odalara yerleştirilmeleri uygun olacaktır"...

29 Mart'tan sonra Haçin, Türk çeteleri tarafından tamamen kuşatma altı­na alınır. Türkler'in kumandanı Doğan Bey, Haçin'e ilk saldırıyı 2 Nisan sabahı başlatır. İkinci saldırı 6 Nisan günü Ermeni manastırının bulunduğu yere dü­zenlenir. Bu arada Müslüman rehinelerden bir kısmı Kalekilise'ye bir kısmı da Protestan kilisesine götürülür, yerleştirilir.

Nisan başlarında Kaymakam Çallıyan ile Ermeni Komitacıları arasında yetki ve talimat mücadelesi başlar. Çallıyan, 11 Nisan 1920 tarihiyle Ohannes'e yazdığı resmî yazı ile "ben size 217 İslâm teslim ettim. Bunlardan bir kısmı yani 18 kadın çocuk, erkek dışardan atılıp duvarlardan geçen kurşunlarla öldüğü ve kalanın aşağı katına indirilerek emniyet altına alındığını dün sabah söylediniz. Hepsini eksiksiz olarak sizden isterim"'32' diyordu. Ama kontrol Çallıyan'ın elinde değildi. Ermeni komitacılar yaptıkları planlarla Müslüman rehineleri öl­dürmeye devam ettiler...

21 ve 23 Nisan günleri Türk çeteler Manastır ve kışla civarına düzenledik­leri saldırı ile buraları ele geçirdiler. Haçin'in Batı cephesi kısmen çökmüş ve Türkler'in denetimine girmiş oluyordu.

20 Nisan günü, Haçin'de rehin tutulan Türkler'in bir kısmı yine işkence ve tertiplerle hayatlarını kaybetti. Her olaydan sonra Kaymakam Çallıyan'a su­nulan "düzmece rapor hazırlama" geleneği devam ettirildi. 20 Nisan olayları ile ilgili raporu Hükümet Konağı'nın güvenliğini sağlamakla görevli Hacı Onbaşı hazırladı.

e - 20 Nisan raporu...

Hacı Onbaşı'nın kaleminden çıkıp Kaymakam Çallıyan'a sunulan rapor­da, rehin Türkler'in bir kısmının öldürülmeleri hakkında görüşler şöyle açıkla­nıyordu:

"...Her taraftan yağmur gibi gelmekte olan mitralyöz ve mavzer kurşunla­rının kasaba içinde ilişkileri kestiği, her kişinin bulunduğu yerde savunma du­rumunda kaldığı, Konak içinde savunma için açılan mazgallardan saldırıyı uzaklaştırmaya çalıştılar. Bu sırada Konak içinde Şeriyye Mahkemesi'nin önünde ansızın patlayan bir aleve Hacıağazâde Ali Efendi'nin oğlu Zahit Efendi'nin ya­nında Genco Çavuş'un bulunduğu odada her gece yakılmakta olan cam lâmba­sının içindeki gazı, köşe ve karanlık Şeriyye Mahkemesi kapısı önüne dökerek yangın çıkardıkları görüldü. Hükümetin cümle kapısı önünde beklemekte olan üç jandarma eri de yangını görerek yukarı koşmuşlar, böylece daha başlangıç durumunda olan yangının yayılması önlenmiştir. Ancak bunu fırsat bilerek Müslüman kadın, çoluk-çocuk... odalarından dışarı fırlamış ve ALLAH diye ba­ğırmış ve "EHL-İ İSLÂM YETİŞİN. BİZ BURADAYIZ" diye toplu hareketle ve birbirini tepeleyerek merdivenden aşağı inmişlerdir. Bunların durumu ve dav­ranışları ayaklanma belirtisi gösterdiğinden önlenmesi için silâh kullanma mecburiyetinde kalınmış, hepsi birden aşağı fırlamış ve dışarı saldırısı da sür­düğünden on erkekle kadın atılan mermilerden ölmüş, kalanı da kaçarak çeteye katılmışlardır"(!!!)...

Haci Onbaşı'nın raporunda Müslüman rehinelerin ayaklanarak olay ya­rattıkları ve onların Haçin'i kuşatmış bulunan çetelerin ateşiyle ölmüş olduğu düşüncesi belgelenmek isteniyordu...

f - 29/30 Nisan raporu...

Haçin'in (Saimbeyli'yi) "KANLI KUYU", "DEHŞET YERİ" olarak tarihî belgelerde yer almasını sağlayan önemli olaylar 29/30 Nisan 1920 tarihlerinde gerçekleşti. Haçin'i çepeçevre kuşatmış durumda bulunan Doğan Bey kuman­dasındaki Urumlu, Kayarcık, Yağbasan, Tapan, Kötün, Develi-Tomarza, Saim Bey müfrezeleri 29 Nisan günü, Haçin'de rehin tutulan Müslümanların işkence ve katliamlarına dayanamadılar. Genel bir saldırıya geçtiler.

Ermeni komitacılar, Türkler'in saldırısına karşılık, "silâhlı mukabelede" bulunmaktan ziyade ellerinde bulunan masum insanlardan 114 tanesini öldüre­rek cevap verdiler. Kurşun geçirmez odalarda rehin tutulan Müslümanlar, Kale-kilise, Hükümet Konağı ve muhtelif yerlerde, Taşköprü üzerinde öldürüldüler...

Olayları hazırlayanlar sorumluluğu üzerlerine almamak için Kaymakam Çalhyan'a 30 Nisan tarihiyle yeni bir rapor daha sundular.

29/30 Nisan çarpışmaları ve Müslüman rehinelerin başına gelenlerle ilgili Çalhyan'a ulaşan raporda olayların gelişimi hakkında bilgiler verilir...

Haçin'in "KANLI KUYU" olarak nitelendirilmesine yol açan raporun içinde açıklanan düşünceler kaynaklarda şöyle açıklanıyor.


Hiç yorum yok: