-Haçin içindeki Amerikan misyoner okuluna toplanan Türk esirlere işkence edilmeye başlandı.
-Amerikan okulunun yöneticileri karşı gelmek istediler ama işkencelere engel olamadılar.
- Müslüman esirlerin Hükümet Dairesi'nden Protestan Okulu'na taşınmaları... İşkenceler ve toplu öldürmelerin başlaması...
Mart 1920 ortalarında Haçin'i kuşatma altında bulunduran Türkler ile Ermeniler arasında "barış sağlayıcı" ilişkiler sona erdi. Ermeniler, teslim olmayı kabul etmediler. Cebeciyan ve adamları, şehir merkezi, Kalekilise, Çatak ve Kir-kot dereleri kıyılarında savunma hatları kurdu. Haçin'de önemli binaları yer altından birbirine bağlayan "gizli tüneller" önceden yapılmıştı.
Türk çeteleri, 19 Mart'tan itibaren Haçin kuşatmasını daraltarak mitralyöz ve makinalı tüfek atışına başladılar. Cebeciyan ve adamları, şehri kuşatan Türklere karşı savaş kurallarına uygun şekilde mücadele etmeyi bir yana bırakarak ellerinde bulundurdukları Türk rehineleri korkunç işkenceler ile öldürmeye başladılar. İşkenceleri çoğu kez açıktan yapıyorlar, şehri kuşatma altında bulunduran Türkler'e de gösteriyorlardı. İşkence kurbanlarının feci durumuna bakarak sabretmek ve dayanmak mümkün değildi.
22/23 Mart 1920 günlerinde Türk rehineler Hükümet Konağı'ndan Protestan Okulu'na taşındılar. Kendilerince can güvenliğini sağlayamadıklarına inanarak yeniden Hükümet Konağı'na getirdiler.
Türk rehinelerin Hükümet Konağı ve Protestan Okulu arasında taşınmaları esnasında işkence ve öldürmeler gerçekleştirildi. Müslümanlar'ın başına gelen ve ölümlerle ilgili olarak rehinelerin güvenliğinden sorumlu Polis Komiseri Hapet ve Teğmen Ohannes "düzmece tutanaklar" hazırladılar. Kaymakam Çallıyan'a sundular.
Bahsi geçen tutanakta 22 Mart olayları ve sonuçları şöyle açıklanıyordu:
"...Üç günden beri cebel topu ve mitralyözlerle Haçin'i kuşatan binlerce çetenin dolu gibi yağdırmakta oldukları mermiler özellikle HÜKÜMET KONAĞI üzerine gelmekte olup, her yerle ilişkiyi kesmiş ve herkes olduğu yerde kıprayamamakta olduğu yüksek bilgilerinizdir.
Hükümet Konağı kasabanın ucunda olduğu gibi kasabanın atılan mermilerin de duvar ve pencerelerinden girerek orada misafir olarak bulunan Müslümanlardan 47 kişiyi yaralayıp öldürdüğü görülmüştür"(!!!)...
... 22 Mart 36 (1920)
Teğmen Ohannes ve Polis Komiseri Hapet ertesi 23 Mart günü bir başka tutanak hazırlayarak Protestan Okuluna taşınma esnasında ölenlerin sayılarını 25 ölü ve 8 yaralı olarak gösterdiler... Onlara göre Haçin içinde Müslümanların can güvenliğini sağlayacak uygun bir bina yok gibidir. Aralarında görüş birliği yaparak Müslümanların yeniden Hükümet Konağı'na getirilmesini hazırladıkları tutanağa şu sözlerle yazarlar "...Görüşümüze göre bunların bir ölçüde daha güvenli olan Hükümet Konağı'na yeniden göçürülerek yine kurşun değmeyecek iç odalara yerleştirilmeleri uygun olacaktır"...
29 Mart'tan sonra Haçin, Türk çeteleri tarafından tamamen kuşatma altına alınır. Türkler'in kumandanı Doğan Bey, Haçin'e ilk saldırıyı 2 Nisan sabahı başlatır. İkinci saldırı 6 Nisan günü Ermeni manastırının bulunduğu yere düzenlenir. Bu arada Müslüman rehinelerden bir kısmı Kalekilise'ye bir kısmı da Protestan kilisesine götürülür, yerleştirilir.
Nisan başlarında Kaymakam Çallıyan ile Ermeni Komitacıları arasında yetki ve talimat mücadelesi başlar. Çallıyan, 11 Nisan 1920 tarihiyle Ohannes'e yazdığı resmî yazı ile "ben size 217 İslâm teslim ettim. Bunlardan bir kısmı yani 18 kadın çocuk, erkek dışardan atılıp duvarlardan geçen kurşunlarla öldüğü ve kalanın aşağı katına indirilerek emniyet altına alındığını dün sabah söylediniz. Hepsini eksiksiz olarak sizden isterim"'32' diyordu. Ama kontrol Çallıyan'ın elinde değildi. Ermeni komitacılar yaptıkları planlarla Müslüman rehineleri öldürmeye devam ettiler...
21 ve 23 Nisan günleri Türk çeteler Manastır ve kışla civarına düzenledikleri saldırı ile buraları ele geçirdiler. Haçin'in Batı cephesi kısmen çökmüş ve Türkler'in denetimine girmiş oluyordu.
20 Nisan günü, Haçin'de rehin tutulan Türkler'in bir kısmı yine işkence ve tertiplerle hayatlarını kaybetti. Her olaydan sonra Kaymakam Çallıyan'a sunulan "düzmece rapor hazırlama" geleneği devam ettirildi. 20 Nisan olayları ile ilgili raporu Hükümet Konağı'nın güvenliğini sağlamakla görevli Hacı Onbaşı hazırladı.
e - 20 Nisan raporu...
Hacı Onbaşı'nın kaleminden çıkıp Kaymakam Çallıyan'a sunulan raporda, rehin Türkler'in bir kısmının öldürülmeleri hakkında görüşler şöyle açıklanıyordu:
"...Her taraftan yağmur gibi gelmekte olan mitralyöz ve mavzer kurşunlarının kasaba içinde ilişkileri kestiği, her kişinin bulunduğu yerde savunma durumunda kaldığı, Konak içinde savunma için açılan mazgallardan saldırıyı uzaklaştırmaya çalıştılar. Bu sırada Konak içinde Şeriyye Mahkemesi'nin önünde ansızın patlayan bir aleve Hacıağazâde Ali Efendi'nin oğlu Zahit Efendi'nin yanında Genco Çavuş'un bulunduğu odada her gece yakılmakta olan cam lâmbasının içindeki gazı, köşe ve karanlık Şeriyye Mahkemesi kapısı önüne dökerek yangın çıkardıkları görüldü. Hükümetin cümle kapısı önünde beklemekte olan üç jandarma eri de yangını görerek yukarı koşmuşlar, böylece daha başlangıç durumunda olan yangının yayılması önlenmiştir. Ancak bunu fırsat bilerek Müslüman kadın, çoluk-çocuk... odalarından dışarı fırlamış ve ALLAH diye bağırmış ve "EHL-İ İSLÂM YETİŞİN. BİZ BURADAYIZ" diye toplu hareketle ve birbirini tepeleyerek merdivenden aşağı inmişlerdir. Bunların durumu ve davranışları ayaklanma belirtisi gösterdiğinden önlenmesi için silâh kullanma mecburiyetinde kalınmış, hepsi birden aşağı fırlamış ve dışarı saldırısı da sürdüğünden on erkekle kadın atılan mermilerden ölmüş, kalanı da kaçarak çeteye katılmışlardır"(!!!)...
Haci Onbaşı'nın raporunda Müslüman rehinelerin ayaklanarak olay yarattıkları ve onların Haçin'i kuşatmış bulunan çetelerin ateşiyle ölmüş olduğu düşüncesi belgelenmek isteniyordu...
f - 29/30 Nisan raporu...
Haçin'in (Saimbeyli'yi) "KANLI KUYU", "DEHŞET YERİ" olarak tarihî belgelerde yer almasını sağlayan önemli olaylar 29/30 Nisan 1920 tarihlerinde gerçekleşti. Haçin'i çepeçevre kuşatmış durumda bulunan Doğan Bey kumandasındaki Urumlu, Kayarcık, Yağbasan, Tapan, Kötün, Develi-Tomarza, Saim Bey müfrezeleri 29 Nisan günü, Haçin'de rehin tutulan Müslümanların işkence ve katliamlarına dayanamadılar. Genel bir saldırıya geçtiler.
Ermeni komitacılar, Türkler'in saldırısına karşılık, "silâhlı mukabelede" bulunmaktan ziyade ellerinde bulunan masum insanlardan 114 tanesini öldürerek cevap verdiler. Kurşun geçirmez odalarda rehin tutulan Müslümanlar, Kale-kilise, Hükümet Konağı ve muhtelif yerlerde, Taşköprü üzerinde öldürüldüler...
Olayları hazırlayanlar sorumluluğu üzerlerine almamak için Kaymakam Çalhyan'a 30 Nisan tarihiyle yeni bir rapor daha sundular.
29/30 Nisan çarpışmaları ve Müslüman rehinelerin başına gelenlerle ilgili Çalhyan'a ulaşan raporda olayların gelişimi hakkında bilgiler verilir...
Haçin'in "KANLI KUYU" olarak nitelendirilmesine yol açan raporun içinde açıklanan düşünceler kaynaklarda şöyle açıklanıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder