4 Haziran 2011 Cumartesi

ADANALI ALAYBEYOĞULARI’NIN HİKAYESİ

-Osmanlı döneminde Adana’dan cephelere asker gönderme çalışmaları yapan ve Sancağı (bayrağı) en önde taşıyan bir aile vardı: Alaybeyoğulları şöhretiyle bilinen…
-Alaybeyoğularından Besim  Bey, Fransız işgali esnasında Karaisalı yöresinde “Albayrak” müfrezesini kurarak düşmana karşı vatan mücadelesi verdi.
-Belemedik’in düşmandan kurtarılmasında en ön safta mücadele verdi.
-Besim Bey, hayatının son zamanlarında savaş gazisi olarak Bakırköy Hastanesinde yattı ve 1957 yılında son nefesini verdi.
     Milli mücadele yıllarında insanlar neler yapmadılar ki…Vatanı uğrunda şehit veya gazi olmayı tercih edenler kuvayi milliye saflarında mücadele ederken işbirlikçiler elde edecekleri çıkarları ve parayı düşünerek o yönde çalışma yürüttüler.
    Yolunuz Adana Ulucami’ye düşerse  camiyi yaptıran Halil Bey ve torunlarının bulunduğu küçük odanın duvarında asılı duran iki adet bayrak vardır. Üzerinde Kur’an’dan alınma  ayetler yazılıdır: “La ileha illallah Muhammeden resulullah”…  O bayrakların neden duvarda asılı bulunduğunu öğrenmek için tarihin derinliklerine uzanmak gerekir.  Osmanlı padişahın savaş ilan ettiğinde Adana Valisine de ferman gelir. Adana halkının Vali, Sancak beyleri ve alaybeyi başkanlığında silahlı ve sancaklı (bayraklı) olarak orduya katılmaları istenir. Savaş Avrupa içlerinde ise adı geçen yöneticiler ve çeriler (askerler) yaya veya atlı olarak görevlerini yapar.
    Adana şehir merkezinde Taşköprü başında ve Seyhan nehri kıyısında Tepebağ semtini çevrelen alanda  Adana kalesinin sur duvarları bulunurdu.  Abidinpaşa caddesinin hemen giriş kısmında da iç kale vardı. Adana şehrinin korunması Alaybeyinin emrinde idi. Adana’ya çok sayıda alaybeyi rütbesinde kumandan geldi gitti. Ama Alaybeyi sülale ismini taşıyın bir aile vardı ki o ve torunları Adana’ya yerleştiler. Bayrağa saygıyı da nesilden nesile aktardılar. Bayrak ve vatan uğruna ölümüne mücadele etme ruhunu canlı tuttular. Adanalı aleybeyoğullarından  Hüsnü Bey oğlu Besim 1900 yılında doğmuştu. İlkokulu Adana’da bitirdi. Sonra Fransız misyoner okuluna gitti. Fransızcasını ilerletti. 14 yaşının içine geldiğinde Osmanlı I. Dünya savaşının içine girmişti. 1914 yılı sonrası ve 1915 yılı mart ve nisan ayından sonra Çanakkale cephesinde saldırgan düşman güçlere karşı dünya tarihinin tanık olduğu savunma savaşı sürüyordu.   Osmanlı ülkesinde de seferberlik ilan edilmiş, 16 ila 40 yaş arasında olanlar askere çağrılmıştı. Besim, hiç düşünmedi, ana yaşını 2 yaş küçülttü. Kendisi gibi lise çağında ve hayatının baharında arkadaşları ile birlikte cepheye koştu.  Kimlik cüzdanında “Besim Alaybeyoğlu” yazıyordu.  Savaş ortamında mücadele sürdü gitti. Fransızların 1918 yılı sonlarında Çukurovayı işgali sırasında Ceyhan’da idi. İşgal ortamında yaşanacakları çok iyi biliyordu. Fransız bayrağının dalgalandığı binaya Türk bayrağı asarak duygularını göstermişti. Ama bu durum şikayet konusu olduğundan hakkında soruşturma açılmıştı. Adana’da barınamayacağını anladı. Niğde’ye geçti. Kuvayı milliye teşkilatlanmasının ilk kurucuları arasında yer aldı.  Sinan Tekelioğlu, 1919 yılı aralık ayında ve sonrası mart 1920 içinde Karaisalı topraklarına geçtiğinde yanında müfreze kumandanı olarak Besim Alaybeyoğlu vardı.  O günlerde Çukurova Fransız işgalinde idi. Besim bey de çok iyi Fransızca biliyordu.  Sinan Paşa’nın 1 Nisan 1920 tarihinde Karaisalı’ya girişinde atının üzerinde alnı dik olarak gururla yürüyenlerin önünde Besim bey de vardı.
    Kuvayı milliye Karaisalı’da teşkilatlanırken Besim Bey, kendi kurduğu müfrezesine “Albayrak” adını verdi. Türk bayrağını yüceltmek uğruna vatan mücadelesi  vermek için.
Kuvvacıların Belemedik tren istasyonu baskınında elinde tabancası ile hastanede görevli Madam Menil’in saklandığı odaya kadar girmiş Fransızca “Teslim ol” diye bağırmıştı. Kısa sürede de teslim almıştı Madam Menil’i.
     Pozantı’daki Fransız kumandan binbaşı Menil’in 25 mayıs günü kuvvetleri ile uzaklaşması Tekir üzerinden Karboğazına gelmesi olayını geriden adım adım izliyordu. 28 nisan günü Gülekli 44 köylünün kahramanca savaşarak teslim aldığı Menil taburunun yanına ilk giden ve onlarla Fransızca konuşan kağıt üzerine teslim şartlarını yazan Besim Bey idi.
    Besim Bey, Karaisalı yöresindeki mücadelenin içinde görevini yaptı. Sonra Batı cephesine gitti. Büyük taarruza da katıldı. Savaş ortamında düşmanın attığı kurşun ve bomba parçaları ile başından ve omzundan yaralandı. Sakat düşmüştü. Birinci derecede malül ve gazi olarak maaşa bağlandı.  Hayatının son yıllarında şuurunu da kaybetmişti. Bakırköy Akıl hastanesine kaldırdılar. Mazhar Osman onu tedavi etti. Ve 1957 yılında vefat etti(1). O’nun hayat hikayesi Türk bayrağını yüceltme uğruna verilen mücadele ile geçmişti. Ve görevini de öylece yapmıştı.
Atalarından devraldığı “Alaybeyzade” sülale isminin manasını  yüreğinin derinliklerinde hissederek  yaşamıştı.  Çocuklarına sadece bir istiklal madalyası bırakmıştı.

Hiç yorum yok: