4 Haziran 2011 Cumartesi

HAÇİNLİ “MURAD”

   -Osmanlı’nın son döneminde yaşanan Ermeni isyanlarının liderlerinin çoğunun kimliğinde “an asıl Haçinli” yazıyordu.  Şimdiki ismi Saimbeylidir.
   -Haçin kasabasında 20.000 civarında nüfus vardı.  Türklerin sayısı da 500 civarındaydı.
    -Hınçak Ermeni komitasının eylem lideri Murad kod isimli Hamparsum Boyacıyan idi.
    -Murad, İstanbul’da Tıp öğrencisi iken siyasi olaylara katıldı. Ve Tıbbiyeyi son sınıfta bıraktı.
     -Murad, 1890 yılında Kumkapı eylemini yönetti.

    Dünyaya gözlerini açtığında ailesinin sevgi şefkat ve gülümsemesi ile karşılaştı. Torosların zirvesinde ve bir vadinin içinde bulunan Haçin kasabasının yerlilerinden olan Boyacıyan ailesi yeni doğa çocuklarına Hamparsum adını verdiler. Ailenin reisi atalarından devr aldığı ticaret işleri sayesinde bir hayli zengin idi. Ailenin yaşça ileri olan çocuğu Mardiros,okuma hevesini daha da ileri götürerek İstanbul’a gitmiş ve mezun olduktan sonra Ermeni okullarında öğretmenlik yapmaya başlamıştı.  Mardiros’un doğum tarihi 1856 yılı idi (1). Kardeşi Hamparsum ise 1867 yılında doğmuştu. Hamparsum  ilkokul eğitimini doğduğu yer olan Haçin’de gerçekleştirdi. Ağabeyi Mardiros’un da teşviki ile İstanbul’a yüksek tahsil için gitti. Ve Osmanlı Mektebi Tıbbiye’sine kayıt yaptırdı.
    Hamparsum7un Tıp Okulunu okuduğu İstanbul 1880’li yılarda önemli siyasi olaylar ile çalkalanıyor idi. Osmanlı yönetiminin başında Padişah Abdülhamit vardı. O yıllarda Osmanlı-Alman yakınlaşması her alanda hissediliyordu. İngiltere ise dünya hakimiyeti siyasetini uygulamaya koymuş “Güneş batmayan imparatorluk” rüyasını bir yerde gerçeğe dönüşmüştü. Ama Avrupanın sanayi ve ticaret  devleri olan İngiltere ile Almanya arasında ekonomik güçlerini dünya geneline yayma çalışmalarından dolayı rekabet hatta mücadele vardı.
    Hamparsum, gençliğinin verdiği duygularla ve de Ermeni asıllı olması dolayısı ile Ermeni siyasi hareketlerine ilgi duyuyordu.Her ne adar derslerde insan vücudunu tanıma, hastaların teşhis ve tedavi yöntemlerini ayrıntılı ders konusu olarak öğrense de İstanbul sokaklarında yaşanan siyasi olaylar onu daha fazla etkiliyordu. Aslında Tıp bilimi insanı bedeni hastalıklardan korumayı sağlığına kavuşturmayı amaçlayan kutsal amaçları olan bir meslek idi. M.Ö. 3.yüz yılda yine bir Anadolulu olan İyonyalı Hipokrates Tıp biliminin felsefesini ortaya koyarken insanlığı yücelten düşünceleri açıklamıştı: “Bir doktor her şart altında olursa olsun insanların dil din ve ekonomik durumuna bakmaksızın yardımına koşar ve hastayı sağlığına kavuşturur”.
    Hipokrates’in sözleri ne kadar anlamlı ve de derin manaları olsa da Hamparsum bu sözleri kağıt üzerine yazılmış şiirsel ifadeler olarak algıladı. O’nun aklı fikri sokaklarda fısıldanan siyasi mesajlarda idi.
    Rusya’ya bağlı Kafkasyalı olan ve aileleri de zenginliği ile tanınan Ermeni gençler Avrupa’nın orta yerindeki İsviçre’nin Cenevre kentinde Fen Fakültesinde buluşmuşlardı. Nazarbek adındaki delikanlı Ermeni davasına ulaşmak için radikal düşüncelerin eyleme geçirilmesinden yana idi. Arkadaşları ile olan fikir beraberliğinden sonra 1887 yılı içinde HINÇAK CEMİYETİNİ kurdular. “Hınçak” sözleri Ermenice “Çan sesi” anlamına geliyordu.
Ağrı dağından çan sesi geldiğinde davaya can ve baş koyan fedailer  saldırıya geçer, engelleri aşarak zincirleri kırar, Ermenistan bağımsız bir ülke olurdu. Bu sözlerin kısa anlamı ise “Silahlı eylem yaparak Ermeni davasını gerçekleştirmek” idi. Ancak Ermenilerin büyük çoğunluğu Osmanlı ülkesinde yaşıyordu. Ve Osmanlı devleti de Ermenileri “Tebayı sadıka” olarak görerek “Güvenilir ve dost insanlar”olarak kabul etmiş, dini ve mezhebi hürriyetlerini vererek, yönetimde en üst mevkilere kadar da getirmişti. Osmanlı ülkesinin her yerinde Ermeni cemaatına mensup insanlar serbest ticari,eğitim ve dini haklarını kullanıyorlardı.
    Hınçak Cemiyeti,Avrupanın orta yerinde kurulmuş olsa da örgütlenmesi ve eyleme geçme yeri İstanbul ve Anadolu olmalı idi. Ve çalışmalar bu yönde geliştirildi. Rusyalı ve silahlı eylemden yana olan Hınçak Cemiyeti üyelerinden  Rupenyan Azadyan ile Simon ve Megavaryan İstanbul’a geldiler.kendileri ile aynı fikirleri paylaşan Kazancıyan ile buluştular. Meyhaneci Melhas ile buluşarak kendi fikirlerine eğilimli gençler bulmaya çalıştılar. Kısa süre içinde Mektebi Tıbbiye’den Haçinli Hamparsum Boyacıyan ile tanıştılar. Cangülyan, Damatyan da onlara katıldı(2). Ve Hınçak Partisi’nin İstanbul’da kurulması bu şekilde gerçekleşti. Hınçak Cemiyeti, İstanbul’da kurulması ile birlikte silahlı eylem yapmaya hazır “Komitacılar topluğu” haline geldiler.
    Bu arada Hamparsum Boyacıyan için “Murad” kod ismi benimsendi. Fransız devriminin hazırlayıcılarından ünlü eylemci “Marat”a isim benzerliği düşünülmüştü. Bir başka anlamı ise “İdeali için yaşayan insan” anlamına da geliyordu MURAD. Ağabeyi Mardiros da “JİRARY” kod adını almıştı. Kahraman anlamına gelen.
    Murad ve arkadaşları ilk eylem olarak İstanbul Kumkapı’daki Ermeni Patrikhanesinin toplantısını basarak, militanların da tahrikleri ile Ermenileri kalabalık bir halde yürüyüşe geçirmek ve Padişahın sarayının kapısına kadar giderek düşüncelerini açıklamaktı. Kumkapı’da eylem vakti, Patrikhaneye bağlı kiliseni ayin için toplantı anı beklendi. Ve o an geldiğinde Murad ve yandaşları birdenbire ortaya çıktılar. “Yaşasın Ermenistan” ve”Yaşasın Hınçak” diye bağırdılar.  Otalık karıştı. Kilisenin girişinde bulunan Osmanlı Devletinin arması olan Tuğralı levhayı yerinden sökerek parça parça ettiler.  Padişah Abdülhamit’in adı ve Osmanlı Devleti’nin ismi yazılı olan tuğranın parçalanması demek yönetime karşı isyan veya direniş anlamına geliyordu.  Yaşanan kargaşa olay yerine gelen Osmanlı zaptiyelerinin araştırması sonucu kısa sürede öğrenildi. Ermeni asiler eylem yapmışlardı. Padişahın da olayları haber alması üzerine Murat ve arkadaşları amaçlarına varamadan dağıldılar. Bir kısmı yakalandı ancak Hamparsum Boyacıyan kaçarak kurtuldu veya gizli bir yere saklanarak kurtuldu.  Kumkapı Olaylarının yaşandığı sırada takvimler 1890 yılını gösteriyordu.

Hiç yorum yok: