4 Haziran 2011 Cumartesi

ERMENİ KAYMAKAM’IN İNSANLIĞA TARİH DERSİ

    -Haçin’de Fransız yönetiminin kaymakam olarak görev verdiği Karabet Çallıyan, uyarılarını dinlemeyen silahlı Ermeni komitecilerinin yaptığı vahşet ve katliamları  tarihe not düşmen için defterine yazmaya başladı.
     -Çallıyan’ın not defteri kağıtlar bir bakır ibrik içine konmuştu. Ve 1950’li yıllarda inşaat kazısı esnasında toprak altından çıktı.
     -Çallıyan’ın yazdıklarını okuyarak ve çözümleyerek Haçin’de yaşanan olayları öğrenmem mümkün oldu.
      -Ermeni asıllı Kaymakam Karabet Çallıyan’ın tarih huzurunda bu onurlu duruşunun kitabını yazarak yayınladım.
  
 İnsanlık tarihinde, insanların düşüncelerinden dolayı suçlandıkları, sa­vunmaları alınmadan yargılandıkları ve her türlü işkenceye tabi tutularak öldürüldükleri unutulma/ olay İspanya'daki Engizisyon mahkemelerinin aldığı kararlar ve uygulamaları idi. İnsanların nefretle hatırladığı Engizisyon mahke­melerinin bir benzeri de 1920 yılında Haçin'de çalışmalara başlamış olacak ki kendisi bir hukukçu olan Çallıyan bile kendi soydaşlarının yaptıklarına dayana­mıyor. Düşünceleri şöyle:

"Hükümet Konağı'na misafir olan İslâm eşrafından Hacıağazâde Ali Efendi ile Bekiroğlu Dede Ağa ve Mahkeme Başkâtibi Nazir Efendi ve Ali Efen-di'nin oğlu Zahit Efendi jandarma dairesine götürülüp hânelerindeki silâhları teslim etmelerini teklif ederler.

Bunlar kendilerinde silâh olmadığını ve hanelerinde şüpheleri var ise taharri etmelerini (aramalarını)... ettiklerini müteakip derhal Ali Efendi'yi fala­kaya yatırırlar. AYAKLARINDAN KAN FIŞKIRINCAYA DEĞİN darb ederler­se de bu kadarı ile de iktifa etmeyerek hasbellüzüm (gerek görerek) ortada yan­makta olan SOBANIN İÇİNDE TAŞ KIZARTARAK merkumun (adı geçenle­rin) koltukları altına... suretiyle ENGİZİSYON İŞKENCESİNE başlarlar. Diğer­lerine de kezalik (aynı işkenceleri) tatbik ederler"...

Bunlar, faraza (örnek olarak) ARAM ÇAVUŞ ile Arsak Artin Çallıyan dahi..........oldukları hali fiiliyata başlarlar.......... Daire-i Hükümet'ten İslâmlar'ı (Türkleri) getirerek beherine (her birine) ÜÇER-BEŞER YÜZ DEĞNEK (v)urmak suretiyle mefluç (felç) bir hale getirirler"...

Çallıyan'ın açıklamalarında ismi geçen Hacızâde Ali Ağa ailesine karşı işkencelerin öncelikle başlatılmasının sebebi ne olabilirdi? Her halde Hacıağa-zâdeler'in kasabanın en zengin aileleri arasında olmasının bunda rolü vardır. Çünkü işkenceciler para, mal, yağma hırsıyla bir yerde işkenceleri yapıyor­lardı.

CEBECİYAN, IRZ VE NAMUS DÜŞMANI!..

Antranik'in yaveri Cebeciyan, Haçin'e geldiğinde Ermeni savunma ta­burlarının başkumandanı olmuştu. Olaylar başladığında metres tuttuğu kadın­larla vakit geçirmesi dayanılmaz bir hal aldı. İçki içerek her türlü rezilliği ya­pan Cebeciyan'ın yaptıkları Çallıyan'ın hatıra defterinde de açıklanır.
"...Kafayı tütsülemiş olan Cebeciyan ...... gece yarısından sonra jandarma dairesinden çıkarlar. Siyahtan Kör Bogos, Arsak Artin Çallıyan gibilerin kıla­vuzluğu ile Hükümet Dairesi'ndeki Polis Ömer Efendi'nin hemşiresi ve hemşi­resinin yetimleri ile zaman geçirmek için ........ Polis Ömer Efendi'yi dışarı çıka­rıp kapıyı kapatır. Hemşiresine (kızkardeşine) zorla fiil-i şen'i icrası" (ırza geç­me) teşebbüsünde bulunur .......... Kadının karşı koyması ve bağırması üzerine alçaklığını sürdüremiyen Cebeciyan, bir takım gözdağı verdikten sonra odayı terk eder"...

Cebeciyan'ın Saranuşka isminde bir Ermeni kadınıyla metres hayatı ya­şadığı... Kaytancızâde Mürsel Bey'in hanımı Fatma'ya da savaş esnasında "cin­sel ilişki teklifinde bulunur". Ancak namusuna düşkün olan Fatma Hatun, tekli­fi kabul etmez. Ama kaderi ona ölüm ağlarını örer. Fatma Hatun, Kalekilise'de hazırlanan idam sehpasında can verir.

CANİLER, ADALETİN ELİNDE BOĞULMALIDIR!...

Çallıyan'ın toprak altından çıkan belgeleri arasında belki de en kayda de­ğer olanı 155 ve 156. sabitelerde yazdıklarıdır. Bazı kelimeler, toprak altında kalmaktan dolayı belgelerde silinti olması yüzünden tam olarak okunamamaktadır. Buna rağmen Çallıyan'ın "itiraf edercesine" yaptığı açıklamalar ve yaz­dıkları oldukça düşündürücüdür. Çallıyan'ı birlikte dinleyelim.

"...Artık bu kadar canavarlığa tahammül edemiyorum. Canileri bundan mesned (buna dayanarak) ve hempakeri (işbirlikçileri) ile beraber tutup, yedd-i adalette (adaletin elinde) boğulmuş görmek istiyorum.

.......... bekleyip .......... bu muhite (yöreye) kesbi kuvvet olmasına istifadan
başka çarem kalmamıştı.

İşte bu sureti zalimane ve bagiyanede (haydutlukta) Haçin'de bulunan ve marazkâr-nişin (kötülükleri yapan) mutlaka .......... ihtiyar, kadın ve çocuklar­dan .......... bulunan islâm .......... olarak imha oldular. Yalnız iki Çerkeş ..........

kadını ve zevcesi Çerkez olan ....... Osman Vehbi .......... Hacı Mustafa Ağa'yı
kendilerince henüz malûm ............ bu satırları yazdığım esnada .......... sağ kal­mak üzere kurtarabildim.

...... bir gün mahiyeti siyasîleri (siyasî özellikleri) olmadığı cihetle onların
katili ve itilâfından (öldürülüp yok dilmesinden) .......... mahza adî bir şekavet
(eşkiyalık) ile bunların paralarını alıp mallarını yağma etmekten ibaret ve edani-i eşhas-ı efallerine (kötülükleri işleyenlerin yaptıkları) maruz olmakla (açıklan­makla) şakiler (eşkiyalar), kendi şahsî fiillerinden (yaptıklarından) dolayı şahsı­na mesul ad edilerek hükmü muadeletin (adaletin hükmünün) haklarında icrası berayı ve mütalâasında ısrar etmekle beraber kendimi alamayacağımı beyan eyliyorum (açıklıyorum)..


Hiç yorum yok: