4 Haziran 2011 Cumartesi

KOZAN’DA ERMENİ MALARININ YAĞMALANMASINDAN DOLAYI ÇATIŞMALAR ÇIKTI

-Kozan’ın toprak bakımından en zengini Ermeni asıllı Nalbantyanlar idi. Ve Ufacıkören köyü ve civarında 25.000 dönüme yakın arazileri vardı.
-Nalbantyan ailesinin akrabası Yaver Mıcırıkyan Kirkor’un 1917 yılında öldürülmesine adı karışanlar, Fransız işgalinden sonra çiftlik arazilerini elde etme mücadelesine girdiler.
-Kozan’daki çiftlik arazisi elde etme mücadelesi kanlı çatışmalara ve istiklal mahkemesine kadar yansıdı.
-Bu dünya hayatında servet kavgası yapanların hepsi öldü. Geriye “mal da yalan mülk de yalan, Van sen de biraz oyalan” sözlerini doğrulayan hikayeler kaldı.

    TOPALOĞLU HALİL EFENDİYİ CEZALANDIRMAK İSTEYENLER HAREKETE GEÇTİ

    Hükümet adamları ve eşraftan zengin insanlar. ‘evletin çökmek üzeredir. Sis şehrinde yaşayan Ermeniler yakında büyük bir tehlike olabilir. Arının beyi öldürülürse, kovandaki bütün ardılar dağılır. Ana arı öldürülmelidir. Sis şehrinde de Ermenilerin ileri geleni Yaver Mıcırıkyan’ın öldürülmesi gerekir”. Halil Efendi: “Kim öldürecektir?” diye sorar. “-Belediye katibi Arıkfakızade Ali Efendi” cevabını alır. Halil Efendi’nin itirazı üzerine  Belenköylü Bekir’in oğlu Ali’nin de öldürme işinde görev alması gerekir” diye cevaplandırır.
    Her iki Ali de suikast işinde görev alır. Yaver’e ‘toplantıya katılması’ haberi gönderilir. Yol üzerinde gizli bir yerde pusu kurulur. Gece karanlığında  Yaver,evinden dışarı çıkar. Önünde bir adamı elinde fener ile ışık tutmaktadır. Gece karanlığını yırtarcasına birbiri peşisıra patlayan kurşunlardan sonra insan çığlıkları gökyüzüne karışır. Yaver, vurulmuş ve kanlar içinde yerde yatmaktadır. Yaşlı anası iki gözü iki çeşme ağlamaktadır. Bir ananın feryadı Sis kalesi eteklerinde yankılanır. Ermenilerin ileri gelenleri de olayı duymuşlar onlarda ağlaşıyor.
Olayın bir başka açıdan bilinmesi gereken gerçeği ise her iki Ali’den Belediye katibi olanın tüfeği patlamaz. Ama Belenköylü Ali, iyi nişan alır ve Yaver’i o vurur. Belenköylü Ali, elindeki tüfeği bir evin alt katına götürür. Tüfeğin üzerine işer. Sonra da samanların içine yerleştirir. Ve ortadan kaybolur.
    Yaver’in öldürülmesi, toprağa verilmesi ve bunun siyasi sonuçları bütün ülkeye yayılır. İstanbul’da mebusluk görevini yapan Matyos Nalbantyan’ın sıkıştırması sonucu katillerin bulunması ve cezalandırılması için Padişah emri çıkar. Adana’dan gelen Jandarma Albayı Avni Bey, zanlıları tutuklatır. Bunlar içinde Halil Topaloğlu’da vardır. Avni Bey’in makamına çıkarılan Halil Efendi, gördükleri karşısında şaşırır. Kumandanın odasında yarısı kırılmış yarısı sağlam falaka sopaları vardır. Kumandan sorar: “Yaver’in katli olayında ilgin var mıdır?. Cevap olarak da :”- Paşam bir şey bilmiyordum. Eğer beni dövecekseniz, katil benim” cevabını verir.  Bu açıklama üzerine hazırlanan bir belge üzerine Halil Efendi’nin imzası alınır. Yargılanmak üzere cezaevine gönderilir. Olay burada da devam eder. Aman su gibi akıp geçmiş, l9l8 yılı içinde Yaver’in katil zanlıları planlı bir şekilde cezaevinin kapısı aralanarak kaçması sağlanır. Osmanlı çökmüştür. Ama Sis’te Yaver’in öldürülmesi olayı yakında başlayacak Fransız işgali ile birlikte yeniden alevlenecek ve kanlı olayların gelişmesiyle sürecektir.

    KOZANLI KUVAYI MİLİYE LİDERLERİNİN ÇIKAR KAVGASINDA OLMALARI DÜŞÜNDÜRÜCÜ İDİ

    Yaver’in konağında oldum olası bir hüzün ve sessizlik vardır.  Gün bu gündür. 195O’li yıllarda Yaver’in oğlu gezmek için Kozan şehrine gelir. Babasının arkadaşları olanları bulur. İçlerinde Halil Efendi’nin oğlu Metin Bey, Hulusi Bey’in kardeşi Emin Kurtoğlu’da vardır. Havuz başında ortak bir hatıra fotoğrafı çektirirler. Onca olaylardan sonra Yaver’in oğlu, bir zamanlar ailesinin yaşadığı konağa uzaktan dikkatlice bakar.  O günleri hatırlar. Hep içinde bir buruk acı ve sessizlik vardır. Ve kendi kendine ‘Ağlayanın malı gülene yar olmaz derler ya!’ sözleri çıkar. Otomobili ile Kozan’dan ayrılırken cebinden çıkardığı mendili ile yanaklarından süzülen gözyaşlarını siler.

Hiç yorum yok: