4 Haziran 2011 Cumartesi

FRANSIZLAR GECE YARISI KOZAN’DAN ÇEKİP GİTTİLER

-Fransız işgal yönetimi 2Haziran günü Sis şehrinde  sabah namazı vakti sona ermişti.
    -Güveloğlu Mehmet Bey’in emrindeki çeteler Sis şehrine girdi ve ezan okundu.
    -Sis’in (Kozan) kurtuluşunun ilk günlerinde şehirdeki dükkanlar ve evler  yağmalandı veya yakıldı.
    -Fransızların Sis işgalinden geriye katliam ve zulüm hikayeleri kaldı.

     Saat üç’e kadar Fransız askerlerinin korumasında bulunacağımız Tayyarda tarafından söylenmiş olmasına rağmen, daha gece yarısında mahallemizde hiç nöbetçi kalmadığını gördük. Sabaha daha dört saat vardı.Kasabanın şurasında burasında yangınlar çıkmış, ateşler savruluyordu. Kasabanın yukarı mahallelerinden insan sesleri geliyordu. Korkularımız artmıştı. Silahımız yoktu. Vaktiyle bin müşkül ve tehlike içerisinde saklayabildiğimiz paslanmış brovning tabancasını, av tüfeğini çıkardık.Odun kırmakta kullandığımız baltayı, mutfaktaki et satırlarını  elerimize aldık.Bunlar korktuğumuz saldırılara karşı esaslı bir savunma silahı olamazdı. Belli yerlerimizi değiştirerek, umulmadık yerlere gitmek istedik.
    Yirmi günlük mütarekeyi ve bu süre içinde düşmanlıkların kesileceğini, tarafların birbirlerine silah atmayacaklarını duymuştuk. Mütarekenin başka hükümlerini bilmiyorduk. Sonra korkumuz Fransızlar’dan değil, gözü dönmüş Ermeni komitecilerindendi. Bir felakete uğramadan çetelerimizin şehri girmesini, kalp rahatına kavuşmamızı istiyorduk.
     Ne yapacağımızı öğrenmek üzere Müftü Osman Efendiye bir adamımızı gönderdik. Cesur adam, Kozan konuşmasıyla “E bire  korkuyorlarsa  buraya yanımıza gelsinler” cevabını vermişti. Bu söz bizleri tatmin edemezdi. Bizim bulunduğumuz muhtar Hacı Efendi’nin taş binası savunmaya daha elverişli bir bina idi.
     Yukarda bahsini yaptığımız Tavşan tepesi karşısına rastlayan cephenin kumandanının Karabeyzade Mehmet Bey olduğunu öğrenmiştik. Oraya bir adam gönderip, bir an evvel şehre girmelerini sağlamayı düşündük. Bir çok müşküatla bulduğumuz iki kişiyi o cepheye yolladık. Fransız siperlerinde, Ermenilerden bazı kimselerin kalmış olması ihtimalini hesaba katarak tedbirli gitmelerini, karşı mili siperlere yaklaşmazdan evvel, yüksek sesle bağırmalarını karşıdan kurşun gelmesine meydan vermemelerini sıkı sıkı tenbih eyledik. Fransız siperlerini geçmiş olduklarından, yolladığımız kimselerin sesleri duyulmaya başladı.

    MAHKUMLARA YAĞSIZ BULGUR PİLAVI VERİLDİ

     Tam bu sırada hapishanenin bir gardiyanı ile korumalarından bir jandarma, hapishanede ne kadar mahkum  varsa hepsini askerler gibi dizi kolu nizamında önlerine katmışlar, getirdiler. Kalabalığın ne olduğunu sordum. “Bunları koruyamıyoruz.. Ne yapacağımızı sormak üzere Mutasarrıf İhsan Bey’e getirdik” dediler. İhsan Bey evinde yatıyordu. Sorumluluktan korkan bir kişi idi. Gardiyanın arkasına koyun sürüsü gibi uslu uslu düşüp gelen 80-100 kadar insan için koruyamıyoruz denilemezdi.
     “-Oğlum, mademki Fransızlar tutuklu Ermenileri çıkarmışlardır. Buraya getirmeniz bile fazladır. Bırakınız gitsinler. Böyle fırsat bir yılda bir defa ele geçer, Bırakın bu çaresizleri” dedim. Ve mahpuslara da “Haydi dağılın, burada durmayın, giderken de tepedeki çetelere memlekette düşman kalmadığını içeri girmelerini, kendilerini beklediğimizi söyleyin” kumandasını verdim. Mahpuslar aç olduklarını, köylerine gidinceye kadar erzak verilmesini rica ettiler.İki bohça ekmek sulatarak, bir de yağsız bulgur pilavı pişirerek yedirdikten sonra gönderdik. Bir kısmı yemek falan beklemeden şehir dışına doğru yollandılar.
    Sabah ezanında çetelerden bir kısmı geldiler. İlk gelenler Mehmet Bey’in cephesinden olan  Kuyuluk, Hardallık, Bucak ve Sıtır gibi yerlerin insanlarıydı. Mahpustan kurtulanlar da ilk rast geldikleri siperlere müjdeyi vermiş olduklarından, her taraftan şehre girilmeye başlandı.

    TEKBİRLERLE ŞANLI BAYRAĞIMIZI HÜKÜMET KONAĞINA ÇEKTİK.

    İlk gelen çetelerden ezan okumasını bilen birisini minareye çıkarıp sabah ezanını okutmuştum. Tekbirler getirerek, Hükümet Konağına gidip, bayrak direğine şanlı bayrağımızı çektik. İşgal kabusu da bu mübarek memleketten bu suretle defolup gitti.

Not: Fransızların 1 Haziran 1920 günü sis şehir merkezinden ayrılma çalışmalarını, o günleri yaşayan Bankacı Behçet Göçük açıklamıştır. Bak. Ahmet Cevdet Çamurdan, Kurtuluş Savaşında Doğu Kilikya Olayları, 1973, s. 261-266
   



Hiç yorum yok: