4 Haziran 2011 Cumartesi

TOROSDAĞLARINDA YANIK HAÇİN ŞEHRİNİN GÖZYAŞLARI…

-Saimbeyli ilçesinin kurtuluş bayramı etkinliklerine katılmak üzere geldim bu şirin ilçeye…
-Sayın Ahmet kaytancı ile birlikte Saimbeyli’nin doğusunda bulunan dağlar arasındaki Kirkot vadisinde yaptığım yürüyüş esnasında HAÇİN SAVAŞLARINI hatırlatan YANIK MAHALLESİNDEKİ ev harabelerini görünce  tarih ve toprağın ses verdiğine tanıklık ettim.
-Aradan geçen 90 yıl sonra bile Haçin savaşlarının hatıraları YANIK MAHALLEDE yaşıyordu.

18 Ekim günü Çukurova tarihinde Saimbeyli’nin düşman işgalinden de kurtuluş bayramını hatırlatır. 18 Ekim 1920 tarihinde sonuçlanan ve tarihin sararmış sayfalarına HAÇİN SAVAŞLARI olarak da geçen kanlı boğuşma ve çatışma sonrasında tarihi Haçin şehri yakılarak yok edilmişti. Bu konuda yaşanan olayları aydınlatan savaş günlerinde Fransız yönetiminin Haçin’e Kaymakam olarak tayin ettiği Karabet Çallıyan’ın kaleminden çıkan Osmanlıca belgelerin bir kopyasını 1989 yılında sayın Mustafa Onar’dan almış ve yıllarca yazılanları çözümleme çalışmalarını sürdürmüştüm.
    Zaman içinde Rosa Lambert adı verilen Haçin’de 1899-1910 yıllarında amerikan koleji müdireliği yapmış bir Amerikalı’nın kaleminden çıkan “HADJİN AND ITS MASSACRES” (Haçin ve Katliamları) kitabına ulaştım. Yakın zamanda da Haçin kökenli ABD vatandaşlarının açtığı www.Hadjine.com sitesinde tarihi Haçin şehrinin fotoğrafları ve hikayeler yayınlandı.  Bu arada Saimbeylili eğitimci-şair ve yazar sayın Ahmet Kaytancı’nın http://www.saimbeylim.com/ sitesi ile “HACIN OLDU KANLI KUYU” kitapları yaşanmış olaylar değişik açılardan kamuoyunun bilgisine sunuldu.
    Osmanlı Arşivinde -2010 yılı bilgilerine  göre açıklıyorum- yaklaşık 60 milyon tarihi belge çözümlenerek araştırmacıların bilgisine sunuldu ve internet ortamında da dünya kamuoyu ile bilgi paylaşımına gidildi. Üzeri örtülen ve yıllarca sadece belgelerde yazılı ve de saklı tarihi konular aydınlanmaya başlamıştı. 2010 yılı yaz aylarında İstanbul’a gittim. Osmanlı Arşivi’ne uğradım. Ve Haçin hakkındaki yüzlerce belgeyi gördüm. Haçin’de yaşanan yüzyılların önemli olaylarının hikayeleri hakkında bilgi sahibi oldum.  Geçtiğimiz Eylül (2010) için de HAÇİN BİR YANGININ KÜLLERİ kitabını yayınlamayı başardım.

    17 Ekim 2010 Pazar günü Saimbeyli ilçesine kurtuluş bayramı etkinlikleri için geldim. Aynı gün ikindi üzeri yanımda eşim Sariye ve saygıdeğer eğitimci Ahmet kaytancı olduğu halde şehrin orta yerindeki tepe üzerinde bulunan Kalekiliseye bir gezi yaptık. Önce Kale’nin eteğinde yol kıyısında bulunan 1925 doğumlu Nazmiye Kaytancı teyzenin evine uğradık. Evden ayrılırken Nazmiye hanımın “Oğlum Ahmet Yanık mahallesine mi gidiyorsunuz” sözleri kulaklarımı çınlattı.  Haçin savaşları 1920 yılında yaşanmış ve son günlerinde de yakılarak yok edilmişti. Aradan geçen 90 yıl sonra bile Saimbeylili bir teyze “Yanık mahallesi” sözlerini söyleyebiliyordu.   Kale binasına, yakınında bulunan bir zamanların 7 katlı ve gökdeleni sayılan tarihi MARHASAHENE binasının ayakta kalan son duvarlarına tekrar tekrar baktım.  Kale’nin giriş kapısı üzerindeki top deliğini görünce Haçin savaşlarını hatırladım.
    18 Ekim pazar günü yine ikindi vakti sayın Ahmet Kaytancı ile birlikte Saimbeyli şehrinin kuzeyindeki Kirkot Vadisinde yürüyerek bir gezi yaptım.  Tepelerin eteğinde bulunan tarihi Hamam binasının ayakta kalan son durumunu görünce heyecanlandım.  Ahmet kaytancı hocam bir an içinde durdu ve “ Buraya babamla her gelişimde birden dururdu ve bin ah çekerdi. Teyzem Ayşe7nin öldürülmesini gözyaşı dökerek anlatırdı. Ben de şimdi aynı yerdeyim ve aynı duyguları yaşıyorum. Şu az ilerdeki kayaların olduğu yerde bizim ailenin evi vardı. Bizim aileden Hacın savaşlarında 40’a yakın kişi şehit oldu. Ben onların yaşadıkları ve hikayelerini duyarak büyüdüm. Şu anda da o olaylar gözümün önüne geldi” dedi.
    Ahmet kaytancı ile yürürken hemen önümüzdeki tepenin eteklerinde çalılar ve otlar arasında bina duvarlarının temel kısımlarını gördüm.  Ahmet Kaytancı: “Bu bina temelleri o yakılan Haçin şehrinde yakılarak yok edilen İslam mahallesinde  yaşayan insanlara aittir” dedi.  Tepe eteğindeki 1920  yılında yaşanmış  HAÇİN SAVAŞININ hatırası olan  BİR YANGININ KÜLLERİNİ gördüm. Aradan geçen 90 yıl sonra. Ve aynı yere Saimbeyli ilçesi halkı hala “Yanık mahallesi” adını veriyordu. Kim bilir aynı mahallede iç içe yaşayan Türk ve Ermeniler arasında ne kadar derin dostluk ilişkileri vardı.  Ama bir tarih yaşanmış, dostluklar düşmanlığa dönüşmüş, kanlı bir boğuşma sonrasında da tarihi Haçin şehri yakılarak yok  edilmişti.
Ama “Tarih ve toprağın ses vermesi” gibi  aradan geçen 90 yıl sonra Haçin şehrinden geriye kalan  Yanık mahallesi bize o günleri anlatıyor gibiydi…

Hiç yorum yok: