4 Haziran 2011 Cumartesi

SOYKIRIMI KABUL ETTİRME ÇALIŞMALARININ MERKEZİ

-Adana’dan 1921yılında ayrılarak Beyrut’a yerleşen Kilikya Kilisesi  1915’i Ermenilere uygulanan soykırım olarak tanıtma çalışmalarının merkezi olma özeliğini koruyor.
-Ermenistan Devlet Başkanı Sarkisyan’ın Ekim 2009 sonlarında Beyrut’a ziyaret yapması “Açılım politikasının” Türkiye’nin beklentileri yönünde olmayacağının sinyallerini vermişti.
-TC Kimlikli Taner Akçam, Ocak 2010başlarında Beyrut’taki Kilikya kilisesini ziyaret ederek Ermeni soykırımı görüşlerine destekler verdi.

    Ekim 2009 içinde Türkiye ve Ermenistan arasında barış protokolu belgesi imzalandı.  Belgenin maddeleri içinde Ermeni tarafı Türkiyeyi suçlayan Soykırım kelimesine yer vermeyecek. Türkiye’de Karabağ konusunu açmayacaktı.  ABD, Rusya ve batılı ülkelerin desteklediği Türk-Ermeni barış süreci uluslar arası anlayışın veya çıkar uyuşmasının bir sonucu idi.
    Ekim 2009 başlarında Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan Beyrut’taki Kilikya Kilisesinin Başpapazı Aram’ı aramış ve Türkiye ile olan sınır kapısının açılması hakkında bilgiler vermişti.  Ve arkasından da Türkiye ile Ermenistan arasındaki tarihi protokol belgesi imzalanmıştı, İsviçrede.
    Bu gelişmelerin hemen arkasından Kilikya Katogigosu Aram efendi, Beyrut’taki Ermenileri kiliseye davet etti. Meydana bir konuşma yeri hazırlandı. Kürsüye yaklaştı. Ağaran saçları ve çenesini örten sakalını hareketlendirerek ateşli konuşmasını yapmaya başladı.
    “1915 olaylarında 1.5 milyon ermeni soykırıma uğramıştır. Acılarımız vardır. Bütün bu yaşananları kabul ettirmek için uğraşı veriyoruz. Türkiye ve Ermenistan arasında imzalanan protokol belgesi tarihi istek ve amaçlarımıza uygun değildir” diyordu.
    Kilikya Katogigosu  konuşması esnasında sürekli olarak yanı başında bulunan şehitler (soykırımda hayatını kaybedenler)  anıtını eliyle gösteriyordu.  Konuşmasını TV’ler naklen yayınladı. Arapça çevirisi yapılarak dünya basınına servis yapıldı.
    Konuşmasının bitiminde yavaş adımlarla yürüyerek birkaç metre ilerdeki şehitler  anıtının kapısından içeri doğru girdi. İç kısımda ve hemen orta yerde maket olarak hazırlanmış olan  bir dağ başında sürekli yanan alev görüntüsünün yanına geldi. Ve bildiği duaları okumaya başladı.  Yanı başında bulunan kara cübbeli din adamları ve Ermeni cemaatından seçkin insanlar da aynı  duyguları paylaşan hareketlerde bulundular.


     İşbirlikçiler Beyrut’a Kilikya Kilisesine Gidiyor

    Türkiye’de yaşanan bir tarih ve onun yansımalarını gerçekçi olarak görmek istemeyenlerin torunları Türk milletinin tarihi onuruna saldırmayı görev biliyorlar.  Yıllar var ki Ermenilerin 1915 Olaylarını Soykırım olarak görüp dünya genelinde propoganda yapmalarının yanı sıra Türkiye’deki etnik farklılıklara siyasi amaç yükleyerek SEVR’e benzer paylaşım haritası yapanların hedefi Osmanlı’nın son yüzyılındaki oyunların benzerini günümüzde de gerçekleştirmektir. Ermeni soykırımını savunanlar kervanına son zamanlarda TC kimliği taşıyan aydınlar da katılmaya başladı. Bunlar içinde aslen Ardahanlı olan ve yıllardır Türkiye Devleti’nin varlığına karşı Ermeni ve bölücü tarihi misyonu savunan ABD’de tarihçi ve de akademisyen olarak çalışan  Taner AKÇAM’ın başını çektiği kişilerin bulunması da ayrıca düşündürücü.  Ocak ayı başı 2010 yılında Beyrut’u ziyaret eden Taner AKÇAM, Kilikya Kilisesine uğradı. Ve Başpapaz (veya tarihi Sis Kilikya/Sis Ermeni kilisesinin mirascısı) ARAM I’i ziyaret etti.  Kilikya Kilisesi’nin salonunda Beyrutlu bilim adamları, siyasiler ve sivil toplum liderlerine Ermeni kilise çevrelerine konferans verdi. Söz konusu konferansın konusu: “Türkiye’nin 1915 Olaylarını Soykırım  Olarak Kabul Etmesi” üzerine idi.  Taner Akçam, kendisi ile aynı çerçevede düşünen Türk aydınların yaptığı çalışmalardan bahsetti. Ermenilerin Soykırım Davasının ateşli savunucusu rolünü oynadı.  Olayların üzerinden nerede ise 95 yıla yakın zaman geçmiş. Propoganda ortamında tarihi olayların alabildiğince çarpıtıldığı bir ortamda bilim adına “İşbirlikçilik ” yapmanın  karşılığında kendilerine ödül verileceğini biliyorlardı. .. Olayları planlayanlar, sahneleyenler, büyük acılara sebep olanlar …Veya onların bıraktığı yerden servetlerden nemalananlar günümüz şartlarında vakti saati geldiğinde belki Türkiye’nin önüne yine “ERMENİ SOYKIRIMI” dosyasını dayatarak  koyabilirler. Düşmanı görür ve tanırsın tedbirini de alırsın, ancak düşman ile işbirliği yapan ve onlar adına takla atan bunu da özgürlük ve demokrasi kılıfı içinde seslendirenler Türk insanının tarihten devraldığı kuvayı milliye ruhunun henüz yok olmadığını bilmeleri gerekir..

Hiç yorum yok: